Shimatta dediğin her an.. O değil ben hala arkadaki resime karar veremedim öle saçma saçma duruyo. Bi ilham geleydi, iyiydi..

1 Ekim 2016 Cumartesi

şaşırdık mı?

Hem evet, hem hayır. Senin en son konuşmana göre evet. "Bi daha kimseyle çıkmıcam,ihtiyacım yok :c" diyen birine göre insan şaşırıyor. Ama diğer yandan da seni tanıdığımı düşününce hayır. Sürekli birilerine ihtiyacın olduğunu söylemiştim, iki gün sonra bulursun demiştim, so it happened. Sanırım seni tanımışım:D lan daha 6 ay önce mesaj attın ne ara 3 ayda birilerini buldun o derece mi zorda kaldın bilemedim:d Ben üzülcen diye bi çok şeyi yapmadım. Meğersem üzülmemişin zatin, o bakımdan iyi oldu. En azından vicdan yapmıcam artık, beni rahatlattın.
Bindiğin arabayı beraber seçtik. Ben dedim diye spora gidiyosun. Spor çantan benimkiyle aynı. Çivi çiviyi sökücek mi dene bakalım. Ama o kadar uğraştım lan beatrice'ına niye ihanet ettin. Senin için kötü olm. İşe girmemi bekleyemeyen koca yürekli insan, ben senden nefret etmiyorum, ha sen edersin bilemem, keyfin bilir. Neyse sıkıcı ilişkinde başarılar dilerim. Umarım sadece birilerini bulmak için senle anlaşan birine denk gelmemişsindir. Çünkü sadece tek kalmamak için insanlar herkese yazıyor ya(sen de buna dönüşmüş olabilirsin), ibretlik. Sanki evlenmeyeni öldürüyolar, evlenmeyince ne oluyosa.
Whatever herkes ben değil, ben farklıyım zaten biliyodun :D
Şimdi ben bunu niye yazdım. Ben de bilmiyom :D Bipolar ? o no :c

25 Ocak 2015 Pazar

Tavşan Dışkı Rehberi

Merhaba davşikseverler,

Gördüğüm bir yazıyı paylaşmak istedim. Sevgili davşiğimin kakasını incelerken, hızlı bir araştırma sonunda Türkçe bir kaynak bulamadım. Durum böyle olunca da bulduğum İngilizce yazıyı olabildiğince Türkçe'ye çevireceğim, umarım yardımcı olur.

Yazının aslı;
http://imgur.com/a/5N4lD

İsterseniz linkten de okuyabilirsiniz.

Benim tavşan kakası ile ilgili gözlemlediğim ve en önemli olduğunu düşündüğüm durum, ishal olma durumudur. İshal tavşanlarda gerçekten ölüme sebebiyet verebilir. Eğer tavşanınızın ishali 3 günü geçerse, tavşanlardan anlayan bir veterinere gitmenizi öneririm. Tavşanınızın ishali olup da keyfi yerindeyse, ilk gün için veterinere gitmeniz gerekmeyebilir. Fakat iştahsızlık ve halsizlik kötü sonuçlara yol açabilir. 
Umarım hiç bir davşik bu durumla karşılaşmaz. ^_^ 
Burada yazdıklarım, gözlemlerim ve internetten araştırdıklarımdan oluşuyor. Maalesef veteriner değilim, bu yüzden bir durum olduğu zaman tavşanlardan anlayan veterinere, burada yazılanlardan daha çok güvenirsiniz diye düşünüyorum. ^_^


Tavşan Dışkı Rehberi
Bu yazı tavşanların dışkılarıyla ilgili kısa bir rehberdir. Eğer dikkat ederseniz, tavşanlar dışkılarıyla bir çok bilgiyi bizlere anlatırlar. Tavşanınızın diyetini değiştirmeden önce, daima veterinerinize danışın. Eğer tavşanınız 24 saat içinde kakasını yapmamışsa, tavşanınızı olabildiğince çabuk veterinere götürün. Bu rehberi daha iyi yapmamı sağlayan, yardım eden herkese teşekkür ederim. Herhangi bir sorunuz, yorumunuz ve öneriniz varsa, lütfen kinenchen@gmail.com adresine e-mail atın veya @kinenchen adresinden beni takip edin.

Tavşan Dışkıları

Ortalama büyüklükteki tavşanlar günde 200-300 arası dışkı yaparlar. Bu dışkılar aynı büyüklükte ve aynı şekilde, yani yuvarlak ve bezelye ile nohut büyüklüğü arasında olmalıdır. Tavşanınızın büyüklüğü her zaman dışkının büyüklüğünü tahmin etmemize yardımcı olmaz.

Sağlıklı Dışkılar

Ayrıca dışkı ufalanabilir olmalıdır. Ufalanabilir olması demek sabit bir şekillerinin olması, ancak hafif bir baskı uyguladığınızda ve parmaklarınız arasında yuvarladığınızda, fotoğraftaki gibi talaşı andıran bir şekilde parçalanabilir olması demektir. Tavşan dışkıları kurudukça oldukça sert olabilirler, bu yüzden mümkünse yeni yapmış olduğu kakayı test edin.

Sağlıklı Dışkının İçi

Bir kez ufalanabilir kakalardan birini test ettiyseniz, içinde bir çok çiğnenmiş saman görürsünüz. Düzenli bir şekilde test etmek, size tavşanınız için normal olan dışkı hakkında, baz alacağınız bir fikir verir.

Renk


Daha koyu, nemli olan kakalar tavşanınızın beslenmesinde fazla protein aldığının işareti olabilir. Sol aşağıdaki dışkılar, tavşanın beslenme şeklini bahçe çiminden(içeriği zengin ot), çayır otuna/samana (sağ üst) değiştirmeden önce, sadece 24 saat sonra oluşan dışkılardır.
48 saat sonra, dışkılar yüzeyinde daha görünür bir biçimde çiğnenmiş ot/saman içerdi ve daha açık kahverengi ve daha büyük olmaya devam etti.

Yumuşak Kaka (Cecotropes)

Bu kaka tamamen normaldir, genellikle tavşanlar beslenmelerinde yeterli protein ve B vitaminini almayı garantilemek için bu dışkıyı yerler. Bazen tavşanlar stresli olduklarında veya beslenmelerinde çok fazla şeker aldıklarında normalden fazla yaparlar. Tavşan poposunu kirletmediği sürece(yumuşak kakanın üstüne oturarak) bu durumda bir sakınca yoktur ve bu durum her zaman olmaz. Eğer olursa, diyetini değiştirmenin zamanı gelmiş olabilir.

Cecotropes

Bazen tavşanınızın yumuşak kakasının bir bütün olan yapısı, birbirinden ayrı tanelere bozulabilir. Zarsı dış tabakaları ayrılmışsa, bu dışkıyı yumuşak, sünger gibi olan yapıları, parlak yüzeyleri(beyaz lifler tavşan tüyleridir) ve kokusu tanımanızı kolaylaştırır.


Tüylerle Birbirine Bağlı Dışkılar

Bu kakalar birbirlerine tüylerle bağlıdır. Bu bir problem değildir- boşluklar tavşanın bağırsaklarının normal çalıştığını gösterir ve tüyler diğer bütün lifleri çekmeyi sağlar. Tavşana biraz daha taze çimen(sınırsız samana ek olarak) vermenizi ve tavşanınızı daha düzenli aralıklarla fırçalamanızı öneririm, tavşanınız sağlıklı gözükecektir.

İkili ve Tek Dışkılar

Resmin üst kısmında bulunan çift kakalar tavşanın bağırsağı herhangi bir nedenden ötürü yavaş çalışınca oluşur ve 2 tanesi oluşum sırasında çift kaka olarak birleşir. Bunun nedeni stres veya ilerlemiş yaş olabilir. Eğer tavşanınız günde 2 veya 3 çiftli(veya üçlü) kakalardan yapmaya başlarsa, veterinerinize tavşanınızın bağırsağının normal hızına dönmesi için uyarıcı/canlandırıcı ilaç sorma zamanı gelmiş olabilir. Kakalar resmin alt kısmındaki gibi aynı boyutta ve şekilde olmalıdır.


Büyük Yumurta Şekilli Dışkılar 

Bu kakalar ikili(veya üçlü) veya büyük normal kakayla karıştırılmamalıdır. Büyük yumurta şekilli dışkılar megakolon sonucunda oluşmuş olabilir, tavşanlarda nadir görülür, sıklıkla genetiklerin ötürü veya travma sonucunda ortaya çıkar. Bu durum nadir görülür, fakat tavşanınızda bunun olduğundan şüpheleniyorsanız, bir uzmana uygun ve uzun süreli bakım için danışın. (Resim için LBye teşekkürler)

Küçük Yuvarlak Dışkılar

Kakalar bir çok nedenden ötürü küçük oluşabilir: stres, küçük kakalar için en yaygın olanıdır. Garip gürültüler veya stresli bir deneyim yaşamak tavşanın kakasının geçici bir süre daha küçük olmasına neden olabilir. Bu dışkılar bir kaç saat içerisinde normale dönmelidir. Kronik olarak tekrarlanan küçük kakalar kronik ağrılara, bağırsağın daralmasına veya kısmi tıkanıklığa işaret edebilir ve bu durumda veterinere gitmeniz gerekir.


Küçük Şekilsiz Dışkılar

Küçük şekilsiz kakalar tavşanınızın yeterince yemek yemediği anlamına gelebilir. Bu durum ameliyat sonrasında, tavşanınızın dişleri acıyorsa olabilir veya herhangi bir nedenden ötürü tavşanınız yemek istemiyor da olabilir. Ameliyat sonrası, bu iyi bir işarettir ki- tavşanınızın sindirim yolları çalışıyordur, sadece sindirim sisteminde çok fazla yemek yoktur. Aksi halde, tavşanınızın kakası size veterinere gitmenizi söyler.

Mukusla Kaplı Dışkılar 

Kakanın içindeki mukus antibiyotik kullanımı sonrasında yaygındır, ama ayrıca bağırsağı rahatsız eden herhangi bir şey de neden olabilir. Bu durumda, tavşan ilk maydanoz parçasını çiğnemeyi unutmuş bir şekilde, sadece tat almak için yemiştir. Benzer bir şekilde, diğer büyük ve sinir bozucu kitleler mukusla kaplanmış olabilir. Mukus, parazitlere veya diğer ciddi bozukluklara işaret ediyor olabilir. Eğer tavşanınızın kakasında mukus gözlemlerseniz, bir veterinere danışmanızı tavsiye edilir.(Resim için HRoMaine'in mesajına teşekkürler)

Aralıklı İshal

Cecal dybiosis(Aralıklı ishal olarak çevirebildim, sanıyorum tıbbi bir terim en yakın bunu buldum), kakanın tamamen şeklinde olmaması ve hamurumsu veya macun kıvamında olmasıdır ve genelde oldukça kötü kokar. Bunun sebebi stres, hastalık veya beslenme şeklinin nişasta,yağ veya şeker açısından zengin olmasından ötürü olabilir. Bu kaka tavşanın ayağıyla veya poposuyla ezmiş olabileceği, normal olan yumuşak kakayla(cecotropes) karıştırılmamalıdır. Eğer emin olamıyorsanız, 
kakası katmanlarından dağılmışsa(cecotropes) veya tamamen biçimsizse(cecal dysbiosis) kakayı görmek için etrafa bakınmak zorunda kalabilirsiniz. Diğer alternatifiniz ise sıradaki kakayı beklemektir. Dysbiosis olan her tavşanı, hastalık belirtileri için gözlemlemelisiniz. Enfeksiyona imkan vermemek için ateşlerini ölçebilirsiniz. Dysbiosis hala devam ederse veya tedaviyle giderilip azaltılamazsa, veterinerinizi ziyaret edin. (Resim için AO'ya teşekkürler)

İshal

Gerçek ishal tavşanlarda çok nadir rastlanır ve alarm nedenidir. İshal olan tavşanlar ölümcül parazitlerden mikrop kapmış veya zehire maruz kalmış olabilirler. Sulu cıvık dışkısı olan çok genç tavşanlar daha hazır olmadan önce sütten kesilmiş olabilirler. İshal olan herhangi bir tavşanı yaşına bakılmaksızın, olabildiğince çabuk veterinere götürmek ilk önceliğiniz olmalıdır. Mümkün olursa sulu dışkının birazını veterinerin incelemesi için götürün. (Resim için AO'ya teşekkürler)

15 Ağustos 2014 Cuma

Berserk - Anime Çılgınlığı


Son derece saçma,  konusuz, anlamsız, zaman kaybı, gereksiz vs vs.

Yani söylenecek ne kadar kötü şey varsa bu animeye söleyebilirim. Bu kadar salakça bir anime izlememiştim.

Tavsiyem : İZLEMEYİN.

Şimdilik size olayı özet geçeyim anlarsınız zaten.

Berserk - Griffith, Guts, Caska
Bu anime 25 bölümden oluşuyor, kısa diye izleyeyim bari dedim. Lakin ilk 5 bölümü izledim anlamsız anlamsız kah orda kah burda dövüşülüyor. Hayır dövüş sahneleri de heyecanlı değil, merak uyandırmıyor. Sadece öylece izliyorsunuz. Nasıl bunu yayınlamışlar anlam veremiyorum. Tam anlamıyla ZAMAN KAYBI.
Son 3 bölümde ne oluyo, ne bitiyo anlamıyosunuz zaten. Çünkü çok anlamsız. Ee noldu şimdi, yani ee ne yani. Hep modumuz bu.  

Griffith-Caska-Guts(Arkadaki Behelit,Kralın yumurtası)
Dediğim gibi 22 bölüm orda burda savaşıyorlar. Son 3 bölümde ne olduğunu anlamadığınız saçma olaylar oluyor.

Ana karakterlerimiz Griffith, Guts ve Casca.

Griffith, Şahin Takımının (Taka no  Dan) lideri. Bu adam savaşta kimseye yenilmiyor. Boynunda saçma bir kolyesi var, adı da “Behelit” yani Kralın yumurtası.  Sonracıma bu Şahinler Takımı günlerden bir gün, güçlü bir savaşçı olan Guts ile tanışıyorlar. Guts ile Griffith dövüşüyorlar. Eğer dövüşü Griffith kazanırsa, Guts Şahinler Takımı’nın bir parçası olacak. Eğer Guts kazanırsa, yoluna devam edecek. Neyse efendim bu dövüşü Griffith kazanıyor ve Guts takımın bir üyesi oluyor. Çeşitli görevler için savaşıyorlar.


Sonra bir gün, yaklaşık 20. bölümlere doğru Guts takımdan ayrılmak istiyor. Griffith de onu yolda gitmek üzereyken buluyor ve diyor ki; sana başta söyledim, sen benimsin, ölümüne yaşamına ben karar veririm, gitmek istiyorsan yine dövüşmeliyiz. Ve çekiyor kılıcını. Bu seferki dövüşü Gutts kazanıyor ve  çekip gidiyor.

Guts
Griffith’in de hayali kendi krallığını kurmak. Bu amacına da en kolay ulaşma yolu da Midland’in  Prensesi Charlotte ile evlenmek. Guts’ın çekip gitmesine içlenen Griffith, Prenses Charlotte’un odasının penceresine gidiyor ve onu içeri almasını istiyor. Prenses Charlotte ve Midland’deki çoğu kız Griffith’e aşık durumda zaten. Prenses Griffith’i içeriye alıyor ve Griffith onu baştan çıkarıyor, beraber oluyorlar. Bu durumu kapının anahtar deliğinden gören kraliyet hizmetlisi, gerekli merciilere durumu sölüyor.  Yetkili abiler sabah olunca, Griffith girdiği pencereden çıkınca onu yakalıyorlar. Savunmasız olan Griffith de teslim oluyor tabi.
Bu sırada Guts’ın yanında durduğu kılıç bileyen abimize, saraydan bir görevli gelip ‘En iyi kılıçları yapmanı istiyorum, kaçak bir orduyu dağıtmamız lazım’ gibisinden sözler sölüyor. Böylece Guts ayrıldığı takımın zor durumda olduğunu öğreniyor ve onların  yardımına geri dönüyor.

Caska ile Guts, Griffith’i kurtarma planları yaparken birbirlerinden hoşlandıklarını farkediyorlar. Bi elektriklenme oluyor o sıralarda. Şimdi bunun ne önemi var denilebilir amma velakin Griffith bunu farkedince kıskanıyor. Bundan ötürü bahsettim.
Caska
Ayrıca da Caska’nın Şahinler Takımı’na girmesi Griffith sayesinde oluyor. Küçükken ailesi çok zengin olmadığı için bir aristokrata veriyorlar Caska’yı.  Yolda giderken de adi aristokrat Caska’ya tecavüz etmeye çalışıyor. İşte bu sırada Griffith Caska’yı kurtarıyor. Bundan ötürü Caska’nın Griffith’e bir düşkünlüğü var.
Neyse efendim zar zor dağılmaktan kurtulmuş olan Şahinler Takımı, Caska’nın liderliğinde Griffith’i kurtarmaya planları yapıyor. Guts da gelince saraya Griffith’i kurtarmaya gidiyorlar.

Griffith’i bulduklarında ise kollarındaki ve bacaklarındaki tendonlarının, konuşamaması için dilinin kesilmiş olduğunu, ona işkence edildiğini görüyorlar. Buna rağmen onu kurtarıp saraydan çıkıyorlar.
Griffith ve Prenses Charlotte

Kurtarıldıktan bir süre geçtikten sonra, Griffith’in küçüklük hayallerine dönüyoruz. Küçükken bir saraya ulaşmaya çalışan Griffith’in, saraya ulaşması için insanları öldürmesi ve onları üst üste yığması gerektiğini öğreniyoruz. Kralın yumurtası “Behelit”, bu işe yarıyormuş. Griffith söleyince de orda bulunan insanları yaratıklar kurban ederek öldürüyorlar. Şahinler Takımı’nın üyeleri bir bir öldürülüyor.

Ama Griffith zekisinin isteği üzerine, Caska sadece çıplak bir şekilde soyuluyor. Guts ile aralarındaki ilişkiyi kıskanan Griffith, Guts’ın gözü önünde Caska’ya tecavüz ediyor. Kusura bakmayın ama amk nası bi anime lan bu.
Griffith Kralın yumurtasını harekete geçirirken, sonrası kan gölü zaten

İşte o sırada da Guts’ın sağ gözü yaratık tarafından oyuluyor. Bir yaratık da onu kolundan tutuyor ama o kolunu kesmeye falan çalışıyo Caska’yı kurtarmak için.

Sonra animenin sonunda görüyoruz ki; Guts oradan kurtulmayı başarmış, bir gözü kapalı. Ne hikmetse kolu yeniden çıkmış heralde, gözü dışında sakatlanmışlığı yok.

Böyle salak bir anime.
İzlemeyin, göreceklerinizin hepsini anlattım zaten :d

Daha iyi animelerde görüşmek üzere:D


16 Temmuz 2014 Çarşamba

Ao no Exorcist - Anime Çılgınlığı

Satan no ko da! Okumura Rin !

Ao no Exorcist(The Blue Exorcist-青の祓魔師), 2011 çıkışlı Kazue Kato tarafından yazılmış çizilmiş bir animemiz. Her ne kadar 2011 çıkışlı olsa da şuan sadece 1 sezonu yayınlanmış bulunmakta. 3 senede 1 sezon mu çıkardın japon kardeş :(. Son derece akıcı bir anime olup, ilk sezonu bitirdikten sonra “Ee 2.si nerde bunun” sorusunu getiriyor akıllara. Lakin henüz yayımlanmış değil, bekliyoruz, her neyse.
Ao no Exorcist

Exorcistlerin Dövüş Stilleri
Öncelikle nedir bu exorcist derseniz; exorcist demek şeytanları yok eden insanlar demek. Onlarla savaşıp onları assiah tan kovan insanlardır. Bunların rütbeleri ve değişik dövüş stilleri vardır. Bu dövüş stillerine göre şeytanları avlarlar. Dövüş stillerine göre duacı, şövalye, terbiyeciler, silahşörler ve şifacılar vardır. Duacılar, şeytanın türüne göre incilden uygun cümleler okuyarak onları yenerler. Şövalyeler, kılıç gibi keskin araçları kullanır. Terbiyeciler, kendilerine göre daha zayıf olan şeytanları çağırarak savaşırlar. Silahşörler de içinde özel mermisi bulunan tabanca kullanırlar. Şifacılar ise çeşitli bitki ve ilaçları kullanarak dövüşürler.


Exorcistlerin Rütbeleri

Gelelim animeye, bu animemizin konusu iblisler. Anime olunca tabi iblislerdir, perilerdir, doğa üstü olaylar normal kaçıyor. Burda 2 dünyadan bahsediliyor. Birincisi bizim dünyamız “Assiah”, ikincisi de iblislerin bulunduğu “Gehenna”. Bu iki dünyanın denge açısından birbiriyle bir bağlantısı yok. Sadece geçiş kapıları var ve bu kapılar da öyle kolay açılmıyor. Şeytanlar ruhların içine girerek bir şekilde assiah a ulaşmaya çalışıyorlar. Lakin insanların çoğu da şeytanın gücünü kaldırabilecek kadar güçlü değil. Ama şeytan durur mu, sürekli assiah ta kalabilmek için kendisine beden arıyor. Bedenden bedene geçerken insanlar ölüyor, şeytan her seferinde içine girebileceği bir beden bulamıyor. İşte bu noktada güçlü insanlar ön plana çıkıyor. Peki şeytanın gücünü barındırabilecek güçlü insanlar kimler? 1-Bünyesi kaldıran insanlar olabilir. 2- Exorcistlerden güçlü olup da bileğinin hakkıyla en üst dereceyi, yani “Paladin” ünvanını almış kişiler.





Hikayemiz, Okumura Rin adlı esas oğlanın yaramaz bir çocuk olup, hiç bir işte tutunamamasıyla başlıyor. Ama bence haksız da sayılmaz. Misal dövülen bir çocuk görüyor, ona yardım etmeye gidiyor ve orda kavga ediyor. Yani özünde iyi biri :D.
Sonra günlerden bir gün, diğer insanların görmediği değişik varlıklar görmeye başlıyor. İşte o gün olaylar başlıyor ve o zamana kadar hiç bir şeyden haberi olmayan Rin, gerçek kimliğini öğreniyor.
Bu arada Rin ile Yukio’nun annesi de şeytanın gücünü barındırabilecek bir vücuda sahiptir. Bu kısmı biraz saçma olsa da, akıcı bir animedir, severek izledik efem.

Neyse, gerisini de izleyin artık. :D

Şööyle bir karakterlere göz atalım;

Okumura Rin: Kendisi hikayemizin esas oğlanı olup, şeytanın çocuğudur (Satan no ko). Şeytanın çocuğu olduğu Vatikandan saklanmaktadır. Kendi güçlerinin farkına varması, mavi ateşinin mühürlendiği kılıcı çekmesiyle etkinleşecektir.  Kuyruğu vardır bide :D
Okumura Rin


Okumura Yukio: Rin’in kardeşi olup, şeytanın güçsüz çocuğu olduğu için, mavi ateşi yoktur. Kendisi küçük yaşlarda exorcist eğitimine başlamış olsa da, kardeşi Rin’in bundan haberi yoktur. Hikayenin sonlarına doğru saçma saçma işler yapıp, hakketmediği halde paladin ünvanı almış olsa da, ünvanını acı bir şekilde kaybedecektir. Sonlarda yaptığı salaklıklar yüzünden kendisini tasvip etmediğim kişidir.
Okumura Yukio

Shiro Fujimoto: Rin ve Yukio’nun babasıdır. Bir kilisede rahiplik göreviyle meşguldür. Şeytanın gücünü taşıyabilecek kapasitede olup, ona karşı çıkmıştır. Kimseye çaktırmasa da exorcistler arasında saygın bir yeri olup, paladin olarak kendini ispat etmiş bir abimizdir, büyüğümüzdür. Kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz.


Shiro Fujimoto

Mephisto Pheles: Fujimoto abimizin güvendiği bir kişidir. Özünde şeytandır. Ama iyi bir şeytan olup vatikanla iş birliği yapmaktadır. True Cross Academy’nin başındaki kişidir. True Cross Academy’de exorcist olmak isteyen kişilere eğitim verilmektedir.
Mephisto Pheles

Shura Kirigakure: Kendisi göğsüyle değil, exorcist başarılarıyla söz edilmek isteyen bir kimsedir desek yalan olur. Bikiniyle dolaşmaktadır. Ama exorcist olarak da başarıları vardır. İyi bir şövalyedir. Kılıcına sağlık ablacım, iyi dövüşüyon lafımız yok. :D Fujimoto’nun öğrencisidir. Fujimoto abimiz, Shura’dan Rin’i eğitmesini istemiştir. Önceleri kabul etmeyip trip atsa da, sonradan bunu kabul edip Rin’e kılıç kullanmayı öğrenmeyi kendi istemiştir.
Shura Kirigakure


Karakterler olarak bu kadarı şimdilik yeter diye düşünmekteyim.

---Spoiler---
Büyük bir spoiler verecek değilim. Ama hikayeyle ilgili şunu söylemek istiyorum. Rin ile Yukio’nun annelerinin hikayesi son derece saçma. Neymiş efendim, iblislerle insanlar normal geçinceklermiş onları sevmeyi öğrencekmişiz, iblisi kendi vücudunda barındırıp eğleniyomuş falan da filan. Saçmaydı kardeş. :D
---Spoiler---

Sonuç olarak şeytanlı güzel bir animedir. Animeseverlerin izlemesi gerekir diye düşünmekteyim.


İkinci sezonu çıksa da izlesek değil mi :( 

3 Mart 2014 Pazartesi

HEEER YEEEER DAAAVŞAAAN !

Evveeet, bu yazı davşanlarla ilgili. Tavşan değil, ben davşan diyorum. :D

Öncelikle belirtmek isterim ki; davşanlar çabuk büyürler(bir ayda yeterince büyür), eğer bakamayacaksanız ALMAYIN. Ona da yazık size de.

Benim şebelek bir davşanım var, adı da Sümüklü. İlk aldığımız zaman burnunda sümükleri akıyodu, adını sümüklü koydum gitti. Avcum kadardı şapşik, şimdi sadece kafası avcum kadar hehe büyüdü kerata :D
Bundan önce 2 tavşanım daha olmuştu, ama adam gibi büyütemeden ölmüşlerdi malesef :(
Ben çektim başkaları da davşanlarından olmasın, üzülmesinler diye bilgilendirici bir yazı yazmak istedim, belki okuyan yararlanan birisi olur. ^_^

ÇOK CAHİLSİN KEŞKE ÖLSEN 

Başlarken ilk ölen 2 davşanımdan bahsetmek istiyorum(acımız büyük kankalar).İlkinin ölüm nedeni ishaldi. Malesef küçükken bilmediğimiz için yeşillik vermiştik. Sabah kalktığımda kabız olup öldüğünü düşünmüştüm çünkü kakası poposunda duruyodu. Fakat bilgilendikçe anladım ki o davşanım ishal olmuş gece, e sabaha kadar da kakası kurumuş. İkinci ölen davşanım da yıkadığımız için ölmüştü, her ne kadar arkadaşlarım adını “okşan” koyduğum için adına dayanamayıp davşan intihar etmiş deseler de. :D

O zaman işte soru geliyor; küçük davşana nasıl bakılmalı?

Davşanınızı aldınız eve getirdiniiiiiz, ne yapcaksınız?

Bu arada aldığınız davşan en az 25 günlük olmalı, yoksa ölme olasılığı artıyor maalesef.

-DAVŞAN YIKANIR MI KARDEŞ?

Ben aldığım zaman ne olur ne olmaz, temizlensin diye davşanımı yıkardım ama, her davşan suya dayanıklı olmuyor. Davşanların tüyleri suyu emebiliyor, tam kurumadıkları için de küçükken hasta olup ölebiliyorlar.

1-Bence  davşanı yıkamayın.

Zaten kendisi temizleniyor, yalandıktan sonra pofidik pofidik tüyleri oluyo gidin mıncıklayın :D

-DAVŞAN YUVASI NASIL OLUR ?

Bu şebeklere bi yuva lazım doğal olarak. Karton kutu geliyor herkesin aklına önce. Ama karton kutunu davşan çişi vesilesiyle ıslanacak, gazete kağıdı etkisiz kalıcak, üstelik davşan karton kutuyu kemirecek. Evde prison break yaşanabilir genşler aman dikkat. Zaten çok küçükler, Allah korusun basarsınız falan, vicdan azabı bilinçaltınızda kalır. O zaman ivy bize ne önerirsin derseniz, büyük kafesler var, alt
ı ızgaralı falan, onlardan öneririm. Amma velakin onların da fiyatı fazla ivyciğm derseniz de, karton kutuya geri dönüyoruz tabi :(. Sümüklü etrafının kapalı olduğu yerlerde durmak istemiyodu küçükken bile. Sizin davşiğiniz de öle olursa ona küçük pencereler açın derim. :D

2- Alınabiliyorsa altı ızgaralı yuva, yoksa penceresi açılmış karton kutu.

-KOKUYA KARŞI KESİN ÇÖZÜM! DAVŞAN YUVASI TEMİZLİĞİ HAKKINDA MERAK EDİLENLER

Temizlemezseniz kokar arkadaşlar. “Ayyy çok pis kokuyo tavşan çişiii” diyenlerin ağzına davşan kakası atmak istiyorum. Yahu senin çişin mis gibi gül kokuyor sanki. Dışkı yani nası kokucaktı. Her gün temizlerseniz kokmaz. Temizliği için ben çöp poşetlerini kullanıyorum. Diyelim ki karton kutuyu yuva olarak yaptınız, altına çöp poşetini serin. Nereye çiş yapmasını istiyosanız, o yere de talaş atın. Talaş önemli. Yoksa davşan çişini 

yapar sonra gezerken de üstüne basarsa nolcak :(. Her yer çiş olur, o da güzel değil.

3-Talaş şart.

-TUVALET EĞİTİMİ ALIYO MU BU DAVŞİKLER?

Ov yes. Alıştıkları yere çişlerini yapmayı öğreniyolar. Ara ara farklı yerlere yapsalar da (olur o kadar), öğreniyolar nereye çiş yapmaları gerektiğini. İlk 1 ayda öğrenemeyebilir ama siz ısrarla çiş örneği alarak ona nereye çiş yapması gerektiğini öğretebilirsiniz. Misal talaşın üstüne işedi, temizledikten sonra o çiş yaptığı talaştan alıp azıcık koyun yeni talaşın üstüne. Hemen orda koku olduğunu anlayıp çiş olan yere çiş yapıyolar. Bideee, doğru yere çiş yaptığını görürseniz ona küçük ödüller verin. Misal bizimki çekirdeğe düşkün, doğru yere yapınca artık çekirdek ver bana diye bakıyo bebişim.
Diyelim ki sizin istediğiniz yere değil de, başka bi yere sürekli yapıyo. Önemli olan belli bir yere çiş yapması. Yok illa benim dediğim yere yapıcaksın diye davşikle inatlaşmayın ne gerek var.

4-Eğitim şart. (yoksa çiş temizleyip durursunuz:D )

İshal konusuna gelirsek de, 3 gün ishal olarak devam ederse, veterinere götürüp vitamin takviyesi yapılması gerekiyor. Aksi takdirde ölebilir yavrucağız :(.

Bu arada davşan büyüyünce yuvasına çiş yapmak istemeyebilir. Dar geliyor çocuğa yuvası napsın büyüdü kocuman davşik oldu (Tosunum benim:D).  Yuvasının dışında koltukların arasına çiş yapmaya başladı. Parke çiş oluyor tabi :(. Onun için de aynı çiş yaptığı o yere de poşet koydum. Çişini yapıyo, sonra da dışarda doğru yere yaptığı için çekirdek ödülü veriyorum.  Çiş yaptığı yerin üstüne de çiş kumu atıyorum ki koku kalmasın. Mohteşem çözüm.

O değil sevmesem sıpayı çekilcek dert değil ha. Her gün temizliyorum lan :D

-DAVŞİKLER HAVUÇ MU YİYO HOJAM? NE YER BU DAVŞANLAR?

Sümüklü havuç sevmiyor arkadaşlar. Evet havuç görünce burnunu kaçırıyo falan o derece. Bu yemek işi büyük ve küçük davşanlarda farklı.

Küçük davşanlar için; yeşillik vermeyin, ishal olur. Kuru ot verilmesi lazım. Arpa da verilebilir. Küçükken dişleri kesmediği için 1.5 aylık olmadan pelet yem yiyemeyebilirler.
Büyük davşanlar için,9-10 aylık olduktan sonra yeşillik verilebilir ama, vur dediysek de öldürmeyin. Yeşilliğin yanında kuru ot, saman takviyesi şart. Yoksa yine ishal tehlikesi başgösteriyor.

5-Küçük davşanlara yeşillik yasak. Kuru ot,saman, arpa, pelet yem. Büyük davşanlara yeşillik ve kuru ot, saman.

Ek olaraktan bizim davşan kestane ve kestane kabuğu da yiyor. Kağıt deseniz kemirmezse olmaz. Çekirdeği  ve kuruyemişi yiyebilir ama çok vermeyin yine ishal olabilir. Fındık fıstık ara ara ödül olarak verin, küçükken haftada bir kere olabilir.

-DAVŞAN SU İÇER Mİ?

Yediklerinden su ihtiyacını karşılarlar bik bik diye ötenlere aldırış etmeyin. DAVŞANLAR SU İÇER.
Hem de baya baya içerler. Davşanı susuz bırakmayın sakın. Bide davşanlar su kaplarını içtikten sonra atabilirler. O yüzden de su kabını sabitlemede fayda var.

6-Su şart.

DAVŞAN HAREKETLERİ

Davşanların kendilerini yana atıp uyumaları mutlu ve güvende hissettiklerinin kanıtı. Kendilerini attıklarında zaten çok şeker oluyolar hehe ^_^.

Diş gıcırdatmaları konusunda çeşitli rivayetler var. Severken diş gıcırdatması onun hoşuna gittiğini gösterebilir. Ama bu diş gıcırdatması acı çektiğini de gösterebilir. Misal bizim davşiğimiz malesef ayağını kırdı  :( O zaman davşiğin durumundan anlaşılabiliyordu canının acıdığı (kıyamam bebişime:( ). Yani duruma göre mutlu ya da acı çektiğini anlamamız gerekiyor.

Bide bu şebelekler çenelerini eşyalara sürtebilirler bu da eşyalara kendi kokularını bıraktıklarını gösteriyor. Yani korkulacak bişey yok.




DAVŞAN DİŞ ANATOMİSİ 

Önemli bir konu bu. Davşanların dişleri sürekli uzar. Eğer kemirerek dişlerini törpülemezlerse sonu kötüye gider. Bir de davşanların ön dişlerinin arkasında bir diş daha varmış, biz de kendi davşanımızla uğraşırken gördük, normal mi değil mi anlayamadık. Ama kısa bir araştırmadan sonra sıkıntı olmadığını gördük. Yandaki resimde davşan diş anatomisini ve dediğim diğer dişi görebilirsiniz.



Bu da davşanın kendisinden bir görünüm; 



Bu yazıda size davşanlarla ilgili açıklamalarda bulunmaya çalıştım. Umarım davşanı olanlara yardımcı olur. Eğer bir sorunuz olursa sorabilirsiniz, cevabını biliyorsam yardımcı olmaya çalışırım.

Esasen daha yazmak istediklerim var da, sonradan yazıya eklemeyi düşünüyorum. Şimdilik bunlar dursun.:D

(\__/)
(^.^)
(")_(")

Davşanlı günler dilerim efendim. :D

( Favori davşan resimlerinden bi tanesiyle veda etmek istedim:D )



20 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir yaz okulu macerası: Diffential Equations

Okulumu çok seviyorum, o yüzden yazın da okula gidiyorum. Başka sebebi yok. Yok yani okula yazın dökülen gübre kokusuna bayılırım ondan. Tezekli ottü <3

- Hop spoiler-
Diff objection hikayem de sonlara doğru anlatılacaktır. (He çok merak ediyoduk zaten diyebilirsiniz tabi asldjkf :D , ama olsun benim için anlamlı bi olaydı) Final notum 71den 77 ye çıktıysa( 80 üzerinden), 106 sınavından çıkar çıkmaz gittiğim objectiona borçluyum. Nese altta ayrıntılarına giricem.
-spoier finishes-

24 Haziran 2012, pazar günündeyiz. Hava sıcak, Kuşadası'nda Dominos'ta pizzalarımızın son dilimini bitirememiş durumdayız.(Dipnot: Domino's un hastayız) Otobüsün kalkmasına son 2 saat. Çarşıda geziyoruz falan filan, otobüse biniyoruz. Veee bir macera başlıyor.. METU Summer School !!

25 Haziran 2012, pazartesi; Aştideyiz sabah 7 suları. 417 beklemekteyim. Otobüse bindiğimde başka ottüyü seven kaardişlerimi de görüyorum. Ve iç ses.. Ders ekleme süreci kapışmalarla dolu olucak sanki, saat 7de de öyleyse ottü otobüsü.. Gerçi gece 2. yurdun bilgisayar labında sabahlayanını da duydum. Sabahın 7 si ne ki.

Kkm'de inenler çok tabi. Kütüphane, fizik labı her yer dolu haliyle. Makina labına gidiyorum, dolu. Vee makinadaki evimiz, "robot topluluğu odası". Gidiyorum bilgisayar boş, oibs e giriyorum her şey hazır. Ar vi rediiiii?


SAAT 9 !!1!!1birbir!11!!1birbir!11!!

ADD COURSE ! F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5

Ve site kitlenir, sayfa açılamaz bile.. -_-

Amaa gelin görün ki sistem ilk açıldığında bi anlık ders ekledim gibi oldu. Sonraki 10 dk da sistem açılınca anladım ki meğersem eklemişim.
Başarı budur bebişler. Üstelik 106 bilene ekledim teheeey. :D


Yaz okulu başlar, dersler saat 9 da, not bad bence.


2 Temmuz 2012, pazartesi; here we goo !! Yaz okulu maceramız ofişıli başlamış bulunmakta. Sabah fizik sınıfındayım, sınıf sıcak tabi. Her zamanki gibi sabah derslerine geç girerim bilirsiniz. Tabi yaz okulu olunca geç kalınan her dakikada bi konuyu kaçırma riski var. Kaçan ders kaçmıştır diyerekten diğerlerine odaklanmak lazım haliyle, sıcakta ne kadar odaklanılabilirse tabi.

Fizik bitişinde tanıdıklar bulunaraktan yemek yeme safhası da atlatıldıktan sonra diff teyiz. Yine bir tanıdıkla sınıfa girişi yaptık, ama herkes inek öğrenci mode on, tüm sıralar dolu. Bizde arka sıradakiler mode on :D Zaten arkaya geçerdik, sebep oldu sıraların dolu olması. Neyse efenim şimdi bu diffte önceleri hocanın anlatışını tam kavrayamadık, zaten sınıf düz, hoca da en altlara yazıyo, koptuk gittik teheey.. Tenefüste dedim hocam naptınız herkes uzun değil alt kısımlara yazmayın, ama yooök yine aynı, bide tahtanın bi sağını bi solunu kullanıyo, bi bakmışsın eski yazdığını değiştiriyo falan, sıkıntılı tahta olayı hocam. :D Hakkını yemeyelim sonraları alıştık kendisine, ilk sınav yapmasa da sonraki sınavlarda gayet güzel bi şekilde hazırladı bizi, fantastik sorular çözdü. Kafa bi insandı kendisi, çok sigara içerdi ama, zararlı içmeyin hocam dedim de hala içiyor :D Neyse ben üstüme düşeni yaptım.:p


12 Temmuz 2012, perşembe; diff 1st midterm günüsü. Yine çıkmış soruların hepsini bitiremesem de bi iki arkadaşla brain storm yaparaktan diyoruz "tamam yheaa, kaptık biz bu işi bu kadar çalışma yeter". Zaten bakıyoruz geçen dönemin sorular çerez gibi kolay kolay.( Dönem içinde gram çalışmayıp , finalde körv almayı başaran ben- nasıl o kadar çok aldım ben de şaşırdım- cc alan kafama diye içimden geçirmedim değil tabi) Ne kadar zor yapabilirler ki diye de düşünerekten sınav yerine gittik.

Hmm, sınav çıkışı.. Ne kadar zor yapabilerler ki ? Dönem içinden daha zor yapabilirler mesela ? Ki öyle de oldu, güzel sorularla gelmiş zibidiler. Çıkışta hemen bi kamuoyu yoklaması yaparaktan sınav zorluk derecesini de sordum insanlara. Bazıları zor dedi, bazıları kolay. Hele bi ikili var ki, yök efendim çok kolaydı çat çat yapıcaktın az daha çalışcaktın falan filan.. Yok efendim yarım saat öncesinden çıktık o dereceydi.. Yök artık löbran dedim. Nese sınav zordu, körv 60 üstünden 35 çıktı zaten. Kolay diyen ikilimizde körv almışlar gördüm.. -_-" Niye fake atıyosunuz arkadaşım ? :D

Oef sınav sonuçları olsun, diğer sınavlar olsun bu yazı çok uzar böle anlatırsam, özete girişiyorum.

İkinci sınavda da 20 puanlık singular point olayını sormaları çok kişinin canını yaktı, körv 30 çıktı( 60 üzerinden yine). İşin kötü tarafı, 60 üzerinden olan sınavda diyelim ki 40 aldın; 100 üzerinden 20/2= 10 puanın gitmiş oluyor, yani her kaybettiğin 2 puan 100 üzerinden 1 puanının gitmesine sebep oluyor. Zaten dersi katalog yapıyorsunuz, 90 üstüne aa veriyosunuz bari bonus soru koyun, ne bileyim 90 üstünden yapın sınavı. Ama yapmazlar öyle işler tabi. Neyse efenim, finali de atlatıyoruz, körv 80 üstünden 42 ; geriye objectionı kalıyor..


11 Ağustos 2012, Cumartesi; 106 finali ve diff objectionı var. Objection 11 de başlıyor, sınavda 12 de bitiyor.

Sınava giriyorum, saat 12 oluyor ve asistan ilk benim kağıdımı alıyor. Çıktığım gibi matematiğin yolunu tutuyorum.

Matematikteyiz. Hocaları sınıfın dışında tam giderken görüyorum veee;

-Hocam kağıdıma bakıcaktım ama ?
+Aaa olmaz ama gidiyoruz 1 saat geçti.
- Sınavdan yeni çıktım hocam 106daydım.
+ iyi hadi bakalım çabuk bak, hangi sınıfta girmiştin?

Kağıdımı buluyoruum, ve iki yerden puan gitmiş. Convergence bulmam gereken yerden 3 puan gitmiş, ona itirazım yok, anlık dikkatsizliğime gelmiş. Fakaaat;ilk sorunun b şıkkına direk sıfırı çekmiş o soruyu okuyan hocamız.  Ve ben de 74 alırsam 90 puan toplayıp AA'yı sapına kadar hakkediyor olucam.

-Bu soruda gidiş yolum doğru hocam niye bu kadar kırılmış?
.... Soruyla ilgili konuşmamız olduktan sonra, bi ara hoca gidiş yolumun yanlış olmadığını farketti. Elinde cevap anahtarı yoktu o sırada.

- Hocam arkadaşlarla konuştum sonucum doğru
+ Bakalım bi cevap kağıdına neymiş. ( Çantadan hemen cevap kağıdını çıkarır ve bakar.. )
+Sonuç doğru, o zaman napıcaz artı 6 puan daha vericez. Bu kadar nası yükseldi yea, aferin. :D ( hoca da güldü burda :D)
+ Bi de tahtanın alt kısımlarını görseymişsin neler alıcakmışsın haha ( En arkaya oturduğum için hocayla olan bi muhabbetimizden gelen bi espri)

Diğer bir hoca da katıldı hemen, " Aferin 80 alan yok gördüğümüz en yüksek kağıtlardan biri oldu bu kağıt kaç toplamış oldun şimdi?"
 "91.5 topladım hocam :D"
" Artık aa gelir o zaman :D "

 FFFFUUUUCCCCK YEEEEEEEAAAAAAHHH !!!!  Sonuç doğru didim ama ben di miiieeeğğ :D 80 üstünden 77 alaraktan, bu derse de bi nokta koyuyorum.


Şimdiiii; gelelim asıl meseleye. Bi gün öncesine kadar sonucumu öğrendimde biraz üzüldüm gibi oldu. Ne biliym yani, 71 almış olsaydım bile kimse bana o dersi bize öğretildiği kadarıyla bilmediğimi söyleyemezdi bence. Eğer 10 sn geç kalsaydım objectionda kimseyi bulamıycaktım ve hakkım olan notu alamıycaktım. Eğer 71 aldığımda da bana aa vericeklerini bilsem, objectiona gitmezdim bile belki. O zaman gerçek aldığım notu da bilemezdim.

Burda not değil dikkatleri çekmek istediğim nokta. İnsanın yaptığı işi takip etmesi gerekiyor, çıkarılacak derslerden biri bu bence. Ne olacağı belli olmuyor.

10 saniye de olsa, insanın hayatındaki bazı şeyler anlık oluyor, ani değişimler geliyor.

Dün üzüldüğün olaya, bugün sevinebiliyorsun.

Sabrettikten sonra mutlu sona ulaşabilyorsun.


Ama ulaşamayabilirsin de, bilemeyiz..


Bu da böyle bir anımdır işte.Öle işte.

Bitirsek mi ki artık, felsefeye giricem yoksa. Girmiyim bence. Çok uzar.

-The End-

26 Eylül 2011 Pazartesi

Vay arkadaş 2 de olduk yaa..

Bu bir lise özlemi yazısıdır. ANAN ZAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA xD

Sakin, bu yazıda liseliler yok, zaman çabuk geçiyor, onu hatırladım sadece.

Daha dün lisedeydik, sırayla sınıflarımıza giriyorduk. Kazandığımız sınıf futbol maçı sonrasında sevinçten kalorifer kırıyorduk, tüm koridorun su dolmasına gülüyorduk. Pencere kırıyorduk, kapıları yerinden çıkarıyorduk. Yeri geliyor dolap kapaklarımızı söküp onlarla tetris oynuyorduk. 19 Mayıs gösterileri için stada giderken belediye otobüsünde halay çekiyorduk, staddaki kro kardeşlerin tişörtlerindeki yazılara gülüyorduk, bi "strong sexy" tişörtlü  kromuz vardı, hala anılarımızda.. :D

Her yazılıda oturma planı yapıyordık,  birlik beraberlik hat safaya ulaşıyordu . İmece geleneğimizi her yazılıda yaşatmaya çalışıyorduk. Diğer sınıflardan bulduğumuz soruların cevaplarını yazıp, fotokopi makinasında küçültüp tüm sınıfın kopya kaynağını yaratıyorduk. Hatta dersini dinlemediğimiz fizik hocamız, bizi şakalamak için tübitak sorularını yazılıda soruyordu, ilk sınav sonrası şaşkınlıktan tüm sınıfın kızlarının gözünde bir damla yaş görüyordum( laşsjkdfşdkfşalskdf bu çok komikti ya:D).  Hep ikinci sınavdan 100 alıyorduk, hoca da sözlü notumuza 2 tane 100 veriyordu. Sona yaklaşırken sınıfça test seanslarımız başlıyordu, her hocadan test çözmek için izin almaya çalışıyorduk. Sonrasında test çözen kesimin yanında arkada takılan batakçı team iş başına geçiyordu. Yeri geliyor Serdar Ortaç la öss bizi neden yoruyorsun deyip , Demet Akalın'la Güvender Soru Bankası'nda üç beş tur atıyorduk.

Yazları 92837993. geleneksel buluşmaları gerçekleştiriyor, kamplara gidiyorduk. Kampta çoğu yemeği yiyemiyor, aç kalıyorduk. Sabahları direk reçeli yiyerek glikoz ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyorduk. Patlıcan görmekten bay gelmişti, isyanlardaydık. Tek iyi yanı, zayıflamıştık, daha da zayıflamıştık. Akşamları pop müzikte istemesek de tavan yapıyorduk, eller havaya mode on ov yea. Denizdeki kandırılışım.. Nese bunu geçelim bence :D. Kaldığımız odayı temizliyorduk bide, aldığımız domestoslarla kendi temizlik standartlarımıza getiriyorduk odayı. Uyumak için odamıza geldiğimizde sivrisinek savaşları başlıyordu, ellerimizde terliklerle tavanda sivrisineklerden oluşan şaheser tablolar yaratıyorduk. Sivrilere karşı mücadelemizde o kadar çok Off sıkıyorduk ki cilt kanserinden gidebilirdik. Oda Raidden başka bir şey kokmaz oluyordu, uyumadan önce kafayı bulmuş oluyorduk. Sabahın köründe kalkıyorlardı, beni uyandırmaya çalışıyorlardı. Telefonum yanı başımdayken ben horul horul uyuyordum ama odadaki herkes alarmıma lanet ediyordu( hoho ne uğraşırdınız lan beni kaldırmak için şaskdf:D:D ). Kahvaltı için önce sıraya girer gibi yapıyor, sonra tanıdık bulup hep kaynak yapıyorduk. Sonra ver elini deniz, güneş, kum..

Kışın kar yağmasıyla gelen sevincimizle kar topu savaşı yapıyorduk. Kardan heryerimiz ıslanıyordu; tüm eldivenler, bereler, atkılar ve montlar kendisine kalorifer üstünde yer bulmaya çalışıyordu. Okulumuzun arka tarafında Öğretmen Evi'ne doğru giderken eğimli bir bölge vardı, poşetlerle ordan kaydığımızda görülürdü. Kaloriferler çalışmayınca tatil oldu deyip okulu kapatıyorduk. Bi keresinde kaloriferhaneyi bozma girişimlerimiz olmadı da değil. Becerememiştik ama olsun, en azından şansımızı deniyorduk her seferinde. Gerçi kalorifer bozulmasa bile yine de okuldan gitmek için sebep buluyorduk. Okulun çıkışındaki güvenlikçi abinin bizi durdurma girişimleri de hep başarısızlıkla sonuçlanıyordu.

Those were the days.. Daha dün yaşamıştık bunları. Dün lisenin ilk günüydü. Dün lisenin son günüydü.

Dün çok çabuk geçti; ama 'dün' çok güzeldi.

O değil de spoiler olucak, sürekli dün deyince çok saçma bi kelimeymiş gibi geldi dün. Neden dün demişler ki ?

        Spoiler bitti.

Dün de ..