Hem evet, hem hayır. Senin en son konuşmana göre evet. "Bi daha kimseyle çıkmıcam,ihtiyacım yok :c" diyen birine göre insan şaşırıyor. Ama diğer yandan da seni tanıdığımı düşününce hayır. Sürekli birilerine ihtiyacın olduğunu söylemiştim, iki gün sonra bulursun demiştim, so it happened. Sanırım seni tanımışım:D lan daha 6 ay önce mesaj attın ne ara 3 ayda birilerini buldun o derece mi zorda kaldın bilemedim:d Ben üzülcen diye bi çok şeyi yapmadım. Meğersem üzülmemişin zatin, o bakımdan iyi oldu. En azından vicdan yapmıcam artık, beni rahatlattın.
Bindiğin arabayı beraber seçtik. Ben dedim diye spora gidiyosun. Spor çantan benimkiyle aynı. Çivi çiviyi sökücek mi dene bakalım. Ama o kadar uğraştım lan beatrice'ına niye ihanet ettin. Senin için kötü olm. İşe girmemi bekleyemeyen koca yürekli insan, ben senden nefret etmiyorum, ha sen edersin bilemem, keyfin bilir. Neyse sıkıcı ilişkinde başarılar dilerim. Umarım sadece birilerini bulmak için senle anlaşan birine denk gelmemişsindir. Çünkü sadece tek kalmamak için insanlar herkese yazıyor ya(sen de buna dönüşmüş olabilirsin), ibretlik. Sanki evlenmeyeni öldürüyolar, evlenmeyince ne oluyosa.
Whatever herkes ben değil, ben farklıyım zaten biliyodun :D
Şimdi ben bunu niye yazdım. Ben de bilmiyom :D Bipolar ? o no :c
ou, shimatta !
" e ivy in the house "
Shimatta dediğin her an.. O değil ben hala arkadaki resime karar veremedim öle saçma saçma duruyo. Bi ilham geleydi, iyiydi..
1 Ekim 2016 Cumartesi
25 Ocak 2015 Pazar
Tavşan Dışkı Rehberi
Merhaba davşikseverler,
Yazının aslı;
http://imgur.com/a/5N4lD
İsterseniz linkten de okuyabilirsiniz.
Tavşan Dışkı Rehberi
Tavşan Dışkıları
Sağlıklı Dışkılar
Renk
Yumuşak Kaka (Cecotropes)
Cecotropes
Tüylerle Birbirine Bağlı Dışkılar
İkili ve Tek Dışkılar
Büyük Yumurta Şekilli Dışkılar
Küçük Yuvarlak Dışkılar
Küçük Şekilsiz Dışkılar
Mukusla Kaplı Dışkılar
Aralıklı İshal
İshal
Gördüğüm bir yazıyı paylaşmak istedim. Sevgili davşiğimin kakasını incelerken, hızlı bir araştırma sonunda Türkçe bir kaynak bulamadım. Durum böyle olunca da bulduğum İngilizce yazıyı olabildiğince Türkçe'ye çevireceğim, umarım yardımcı olur.
http://imgur.com/a/5N4lD
İsterseniz linkten de okuyabilirsiniz.
Benim tavşan kakası ile ilgili gözlemlediğim ve en önemli olduğunu düşündüğüm durum, ishal olma durumudur. İshal tavşanlarda gerçekten ölüme sebebiyet verebilir. Eğer tavşanınızın ishali 3 günü geçerse, tavşanlardan anlayan bir veterinere gitmenizi öneririm. Tavşanınızın ishali olup da keyfi yerindeyse, ilk gün için veterinere gitmeniz gerekmeyebilir. Fakat iştahsızlık ve halsizlik kötü sonuçlara yol açabilir.
Umarım hiç bir davşik bu durumla karşılaşmaz. ^_^
Burada yazdıklarım, gözlemlerim ve internetten araştırdıklarımdan oluşuyor. Maalesef veteriner değilim, bu yüzden bir durum olduğu zaman tavşanlardan anlayan veterinere, burada yazılanlardan daha çok güvenirsiniz diye düşünüyorum. ^_^
Tavşan Dışkı Rehberi
Bu yazı tavşanların dışkılarıyla ilgili kısa bir rehberdir. Eğer dikkat ederseniz, tavşanlar dışkılarıyla bir çok bilgiyi bizlere anlatırlar. Tavşanınızın diyetini değiştirmeden önce, daima veterinerinize danışın. Eğer tavşanınız 24 saat içinde kakasını yapmamışsa, tavşanınızı olabildiğince çabuk veterinere götürün. Bu rehberi daha iyi yapmamı sağlayan, yardım eden herkese teşekkür ederim. Herhangi bir sorunuz, yorumunuz ve öneriniz varsa, lütfen kinenchen@gmail.com adresine e-mail atın veya @kinenchen adresinden beni takip edin.
Tavşan Dışkıları
Ortalama büyüklükteki tavşanlar günde 200-300 arası dışkı yaparlar. Bu dışkılar aynı büyüklükte ve aynı şekilde, yani yuvarlak ve bezelye ile nohut büyüklüğü arasında olmalıdır. Tavşanınızın büyüklüğü her zaman dışkının büyüklüğünü tahmin etmemize yardımcı olmaz.
Sağlıklı Dışkılar
Ayrıca dışkı ufalanabilir olmalıdır. Ufalanabilir olması demek sabit bir şekillerinin olması, ancak hafif bir baskı uyguladığınızda ve parmaklarınız arasında yuvarladığınızda, fotoğraftaki gibi talaşı andıran bir şekilde parçalanabilir olması demektir. Tavşan dışkıları kurudukça oldukça sert olabilirler, bu yüzden mümkünse yeni yapmış olduğu kakayı test edin.
Sağlıklı Dışkının İçi
Bir kez ufalanabilir kakalardan birini test ettiyseniz, içinde bir çok çiğnenmiş saman görürsünüz. Düzenli bir şekilde test etmek, size tavşanınız için normal olan dışkı hakkında, baz alacağınız bir fikir verir.
Renk
Daha koyu, nemli olan kakalar tavşanınızın beslenmesinde fazla protein aldığının işareti olabilir. Sol aşağıdaki dışkılar, tavşanın beslenme şeklini bahçe çiminden(içeriği zengin ot), çayır otuna/samana (sağ üst) değiştirmeden önce, sadece 24 saat sonra oluşan dışkılardır.
48 saat sonra, dışkılar yüzeyinde daha görünür bir biçimde çiğnenmiş ot/saman içerdi ve daha açık kahverengi ve daha büyük olmaya devam etti.
Yumuşak Kaka (Cecotropes)
Bu kaka tamamen normaldir, genellikle tavşanlar beslenmelerinde yeterli protein ve B vitaminini almayı garantilemek için bu dışkıyı yerler. Bazen tavşanlar stresli olduklarında veya beslenmelerinde çok fazla şeker aldıklarında normalden fazla yaparlar. Tavşan poposunu kirletmediği sürece(yumuşak kakanın üstüne oturarak) bu durumda bir sakınca yoktur ve bu durum her zaman olmaz. Eğer olursa, diyetini değiştirmenin zamanı gelmiş olabilir.
Cecotropes
Bazen tavşanınızın yumuşak kakasının bir bütün olan yapısı, birbirinden ayrı tanelere bozulabilir. Zarsı dış tabakaları ayrılmışsa, bu dışkıyı yumuşak, sünger gibi olan yapıları, parlak yüzeyleri(beyaz lifler tavşan tüyleridir) ve kokusu tanımanızı kolaylaştırır.
Tüylerle Birbirine Bağlı Dışkılar
Bu kakalar birbirlerine tüylerle bağlıdır. Bu bir problem değildir- boşluklar tavşanın bağırsaklarının normal çalıştığını gösterir ve tüyler diğer bütün lifleri çekmeyi sağlar. Tavşana biraz daha taze çimen(sınırsız samana ek olarak) vermenizi ve tavşanınızı daha düzenli aralıklarla fırçalamanızı öneririm, tavşanınız sağlıklı gözükecektir.
İkili ve Tek Dışkılar
Resmin üst kısmında bulunan çift kakalar tavşanın bağırsağı herhangi bir nedenden ötürü yavaş çalışınca oluşur ve 2 tanesi oluşum sırasında çift kaka olarak birleşir. Bunun nedeni stres veya ilerlemiş yaş olabilir. Eğer tavşanınız günde 2 veya 3 çiftli(veya üçlü) kakalardan yapmaya başlarsa, veterinerinize tavşanınızın bağırsağının normal hızına dönmesi için uyarıcı/canlandırıcı ilaç sorma zamanı gelmiş olabilir. Kakalar resmin alt kısmındaki gibi aynı boyutta ve şekilde olmalıdır.
Büyük Yumurta Şekilli Dışkılar
Bu kakalar ikili(veya üçlü) veya büyük normal kakayla karıştırılmamalıdır. Büyük yumurta şekilli dışkılar megakolon sonucunda oluşmuş olabilir, tavşanlarda nadir görülür, sıklıkla genetiklerin ötürü veya travma sonucunda ortaya çıkar. Bu durum nadir görülür, fakat tavşanınızda bunun olduğundan şüpheleniyorsanız, bir uzmana uygun ve uzun süreli bakım için danışın. (Resim için LBye teşekkürler)
Küçük Yuvarlak Dışkılar
Kakalar bir çok nedenden ötürü küçük oluşabilir: stres, küçük kakalar için en yaygın olanıdır. Garip gürültüler veya stresli bir deneyim yaşamak tavşanın kakasının geçici bir süre daha küçük olmasına neden olabilir. Bu dışkılar bir kaç saat içerisinde normale dönmelidir. Kronik olarak tekrarlanan küçük kakalar kronik ağrılara, bağırsağın daralmasına veya kısmi tıkanıklığa işaret edebilir ve bu durumda veterinere gitmeniz gerekir.
Küçük Şekilsiz Dışkılar
Küçük şekilsiz kakalar tavşanınızın yeterince yemek yemediği anlamına gelebilir. Bu durum ameliyat sonrasında, tavşanınızın dişleri acıyorsa olabilir veya herhangi bir nedenden ötürü tavşanınız yemek istemiyor da olabilir. Ameliyat sonrası, bu iyi bir işarettir ki- tavşanınızın sindirim yolları çalışıyordur, sadece sindirim sisteminde çok fazla yemek yoktur. Aksi halde, tavşanınızın kakası size veterinere gitmenizi söyler.
Mukusla Kaplı Dışkılar
Kakanın içindeki mukus antibiyotik kullanımı sonrasında yaygındır, ama ayrıca bağırsağı rahatsız eden herhangi bir şey de neden olabilir. Bu durumda, tavşan ilk maydanoz parçasını çiğnemeyi unutmuş bir şekilde, sadece tat almak için yemiştir. Benzer bir şekilde, diğer büyük ve sinir bozucu kitleler mukusla kaplanmış olabilir. Mukus, parazitlere veya diğer ciddi bozukluklara işaret ediyor olabilir. Eğer tavşanınızın kakasında mukus gözlemlerseniz, bir veterinere danışmanızı tavsiye edilir.(Resim için HRoMaine'in mesajına teşekkürler)
Aralıklı İshal
Cecal dybiosis(Aralıklı ishal olarak çevirebildim, sanıyorum tıbbi bir terim en yakın bunu buldum), kakanın tamamen şeklinde olmaması ve hamurumsu veya macun kıvamında olmasıdır ve genelde oldukça kötü kokar. Bunun sebebi stres, hastalık veya beslenme şeklinin nişasta,yağ veya şeker açısından zengin olmasından ötürü olabilir. Bu kaka tavşanın ayağıyla veya poposuyla ezmiş olabileceği, normal olan yumuşak kakayla(cecotropes) karıştırılmamalıdır. Eğer emin olamıyorsanız,
kakası katmanlarından dağılmışsa(cecotropes) veya tamamen biçimsizse(cecal dysbiosis) kakayı görmek için etrafa bakınmak zorunda kalabilirsiniz. Diğer alternatifiniz ise sıradaki kakayı beklemektir. Dysbiosis olan her tavşanı, hastalık belirtileri için gözlemlemelisiniz. Enfeksiyona imkan vermemek için ateşlerini ölçebilirsiniz. Dysbiosis hala devam ederse veya tedaviyle giderilip azaltılamazsa, veterinerinizi ziyaret edin. (Resim için AO'ya teşekkürler)
İshal
Gerçek ishal tavşanlarda çok nadir rastlanır ve alarm nedenidir. İshal olan tavşanlar ölümcül parazitlerden mikrop kapmış veya zehire maruz kalmış olabilirler. Sulu cıvık dışkısı olan çok genç tavşanlar daha hazır olmadan önce sütten kesilmiş olabilirler. İshal olan herhangi bir tavşanı yaşına bakılmaksızın, olabildiğince çabuk veterinere götürmek ilk önceliğiniz olmalıdır. Mümkün olursa sulu dışkının birazını veterinerin incelemesi için götürün. (Resim için AO'ya teşekkürler)
15 Ağustos 2014 Cuma
Berserk - Anime Çılgınlığı
Son derece saçma,
konusuz, anlamsız, zaman kaybı, gereksiz vs vs.
Yani söylenecek ne kadar kötü şey varsa bu animeye
söleyebilirim. Bu kadar salakça bir anime izlememiştim.
Tavsiyem : İZLEMEYİN.
Şimdilik size olayı özet geçeyim anlarsınız zaten.
Berserk - Griffith, Guts, Caska |
Bu anime 25 bölümden oluşuyor, kısa diye izleyeyim bari
dedim. Lakin ilk 5 bölümü izledim anlamsız anlamsız kah orda kah burda
dövüşülüyor. Hayır dövüş sahneleri de heyecanlı değil, merak uyandırmıyor.
Sadece öylece izliyorsunuz. Nasıl bunu yayınlamışlar anlam veremiyorum. Tam
anlamıyla ZAMAN KAYBI.
Son 3 bölümde ne oluyo, ne bitiyo anlamıyosunuz zaten. Çünkü
çok anlamsız. Ee noldu şimdi, yani ee ne yani. Hep modumuz bu.
Griffith-Caska-Guts(Arkadaki Behelit,Kralın yumurtası) |
Dediğim gibi 22 bölüm orda burda savaşıyorlar. Son 3 bölümde
ne olduğunu anlamadığınız saçma olaylar oluyor.
Ana karakterlerimiz Griffith, Guts ve Casca.
Griffith, Şahin Takımının (Taka no Dan) lideri. Bu adam savaşta kimseye
yenilmiyor. Boynunda saçma bir kolyesi var, adı da “Behelit” yani Kralın
yumurtası. Sonracıma bu Şahinler Takımı
günlerden bir gün, güçlü bir savaşçı olan Guts ile tanışıyorlar. Guts ile Griffith
dövüşüyorlar. Eğer dövüşü Griffith kazanırsa, Guts Şahinler Takımı’nın bir
parçası olacak. Eğer Guts kazanırsa, yoluna devam edecek. Neyse efendim bu
dövüşü Griffith kazanıyor ve Guts takımın bir üyesi oluyor. Çeşitli görevler
için savaşıyorlar.
Sonra bir gün, yaklaşık 20. bölümlere doğru Guts takımdan
ayrılmak istiyor. Griffith de onu yolda gitmek üzereyken buluyor ve diyor ki;
sana başta söyledim, sen benimsin, ölümüne yaşamına ben karar veririm, gitmek
istiyorsan yine dövüşmeliyiz. Ve çekiyor kılıcını. Bu seferki dövüşü Gutts
kazanıyor ve çekip gidiyor.
Guts |
Griffith’in de hayali kendi krallığını kurmak. Bu amacına da
en kolay ulaşma yolu da Midland’in Prensesi Charlotte ile evlenmek. Guts’ın çekip
gitmesine içlenen Griffith, Prenses Charlotte’un odasının penceresine gidiyor
ve onu içeri almasını istiyor. Prenses Charlotte ve Midland’deki çoğu kız
Griffith’e aşık durumda zaten. Prenses Griffith’i içeriye alıyor ve Griffith onu
baştan çıkarıyor, beraber oluyorlar. Bu durumu kapının anahtar deliğinden gören
kraliyet hizmetlisi, gerekli merciilere durumu sölüyor. Yetkili abiler sabah olunca, Griffith girdiği
pencereden çıkınca onu yakalıyorlar. Savunmasız olan Griffith de teslim oluyor
tabi.
Bu sırada Guts’ın yanında durduğu kılıç bileyen abimize,
saraydan bir görevli gelip ‘En iyi kılıçları yapmanı istiyorum, kaçak bir
orduyu dağıtmamız lazım’ gibisinden sözler sölüyor. Böylece Guts ayrıldığı
takımın zor durumda olduğunu öğreniyor ve onların yardımına geri dönüyor.
Caska ile Guts, Griffith’i kurtarma planları yaparken
birbirlerinden hoşlandıklarını farkediyorlar. Bi elektriklenme oluyor o
sıralarda. Şimdi bunun ne önemi var denilebilir amma velakin Griffith bunu
farkedince kıskanıyor. Bundan ötürü bahsettim.
Caska |
Ayrıca da Caska’nın Şahinler Takımı’na girmesi Griffith
sayesinde oluyor. Küçükken ailesi çok zengin olmadığı için bir aristokrata
veriyorlar Caska’yı. Yolda giderken de
adi aristokrat Caska’ya tecavüz etmeye çalışıyor. İşte bu sırada Griffith
Caska’yı kurtarıyor. Bundan ötürü Caska’nın Griffith’e bir düşkünlüğü var.
Neyse efendim zar zor dağılmaktan kurtulmuş olan Şahinler
Takımı, Caska’nın liderliğinde Griffith’i kurtarmaya planları yapıyor. Guts da
gelince saraya Griffith’i kurtarmaya gidiyorlar.
Griffith’i bulduklarında ise kollarındaki ve bacaklarındaki
tendonlarının, konuşamaması için dilinin kesilmiş olduğunu, ona işkence
edildiğini görüyorlar. Buna rağmen onu kurtarıp saraydan çıkıyorlar.
Griffith ve Prenses Charlotte |
Kurtarıldıktan bir süre geçtikten sonra, Griffith’in
küçüklük hayallerine dönüyoruz. Küçükken bir saraya ulaşmaya çalışan
Griffith’in, saraya ulaşması için insanları öldürmesi ve onları üst üste
yığması gerektiğini öğreniyoruz. Kralın yumurtası “Behelit”, bu işe yarıyormuş.
Griffith söleyince de orda bulunan insanları yaratıklar kurban ederek
öldürüyorlar. Şahinler Takımı’nın üyeleri bir bir öldürülüyor.
Ama Griffith zekisinin isteği üzerine, Caska sadece çıplak
bir şekilde soyuluyor. Guts ile aralarındaki ilişkiyi kıskanan Griffith,
Guts’ın gözü önünde Caska’ya tecavüz ediyor. Kusura bakmayın ama amk nası bi
anime lan bu.
Griffith Kralın yumurtasını harekete geçirirken, sonrası kan gölü zaten |
İşte o sırada da Guts’ın sağ gözü yaratık tarafından
oyuluyor. Bir yaratık da onu kolundan tutuyor ama o kolunu kesmeye falan
çalışıyo Caska’yı kurtarmak için.
Sonra animenin sonunda görüyoruz ki; Guts oradan kurtulmayı
başarmış, bir gözü kapalı. Ne hikmetse kolu yeniden çıkmış heralde, gözü
dışında sakatlanmışlığı yok.
Böyle salak bir anime.
İzlemeyin, göreceklerinizin hepsini anlattım zaten :d
Daha iyi animelerde görüşmek üzere:D
Etiketler:
anime,
behelit,
berserk,
caska,
griffith,
guts,
şahinler takımı,
taka no dan
16 Temmuz 2014 Çarşamba
Ao no Exorcist - Anime Çılgınlığı
Satan no ko da! Okumura Rin !
Ao no Exorcist(The Blue Exorcist-青の祓魔師), 2011 çıkışlı Kazue Kato tarafından yazılmış
çizilmiş bir animemiz. Her ne kadar 2011 çıkışlı olsa da şuan sadece 1 sezonu
yayınlanmış bulunmakta. 3 senede 1 sezon mu çıkardın japon kardeş :(. Son
derece akıcı bir anime olup, ilk sezonu bitirdikten sonra “Ee 2.si nerde bunun”
sorusunu getiriyor akıllara. Lakin henüz yayımlanmış değil, bekliyoruz, her
neyse.
Ao no Exorcist |
Exorcistlerin Dövüş Stilleri |
Öncelikle nedir bu exorcist derseniz; exorcist demek şeytanları yok eden insanlar demek. Onlarla savaşıp onları assiah tan kovan
insanlardır. Bunların rütbeleri ve değişik dövüş stilleri vardır. Bu dövüş
stillerine göre şeytanları avlarlar. Dövüş stillerine göre duacı, şövalye,
terbiyeciler, silahşörler ve şifacılar vardır. Duacılar, şeytanın türüne göre
incilden uygun cümleler okuyarak onları yenerler. Şövalyeler, kılıç gibi keskin
araçları kullanır. Terbiyeciler, kendilerine göre daha zayıf olan şeytanları
çağırarak savaşırlar. Silahşörler de içinde özel mermisi bulunan tabanca
kullanırlar. Şifacılar ise çeşitli bitki ve ilaçları kullanarak dövüşürler.
Exorcistlerin Rütbeleri |
Gelelim animeye, bu animemizin konusu iblisler. Anime olunca
tabi iblislerdir, perilerdir, doğa üstü olaylar normal kaçıyor. Burda 2
dünyadan bahsediliyor. Birincisi bizim dünyamız “Assiah”, ikincisi de
iblislerin bulunduğu “Gehenna”. Bu iki dünyanın denge açısından birbiriyle bir
bağlantısı yok. Sadece geçiş kapıları var ve bu kapılar da öyle kolay
açılmıyor. Şeytanlar ruhların içine girerek bir şekilde assiah a ulaşmaya
çalışıyorlar. Lakin insanların çoğu da şeytanın gücünü kaldırabilecek kadar güçlü
değil. Ama şeytan durur mu, sürekli assiah ta kalabilmek için kendisine beden
arıyor. Bedenden bedene geçerken insanlar ölüyor, şeytan her seferinde içine
girebileceği bir beden bulamıyor. İşte bu noktada güçlü insanlar ön plana
çıkıyor. Peki şeytanın gücünü barındırabilecek güçlü insanlar kimler? 1-Bünyesi
kaldıran insanlar olabilir. 2- Exorcistlerden güçlü olup da bileğinin hakkıyla
en üst dereceyi, yani “Paladin” ünvanını almış kişiler.
Hikayemiz, Okumura Rin adlı esas oğlanın yaramaz bir çocuk
olup, hiç bir işte tutunamamasıyla başlıyor. Ama bence haksız da sayılmaz.
Misal dövülen bir çocuk görüyor, ona yardım etmeye gidiyor ve orda kavga
ediyor. Yani özünde iyi biri :D.
Sonra günlerden bir gün, diğer insanların görmediği değişik
varlıklar görmeye başlıyor. İşte o gün olaylar başlıyor ve o zamana kadar hiç
bir şeyden haberi olmayan Rin, gerçek kimliğini öğreniyor.
Bu arada Rin ile Yukio’nun annesi de şeytanın gücünü barındırabilecek
bir vücuda sahiptir. Bu kısmı biraz saçma olsa da, akıcı bir animedir, severek
izledik efem.
Neyse, gerisini de izleyin artık. :D
Şööyle bir karakterlere göz atalım;
Okumura Rin: Kendisi hikayemizin esas oğlanı olup, şeytanın
çocuğudur (Satan no ko). Şeytanın çocuğu olduğu Vatikandan saklanmaktadır.
Kendi güçlerinin farkına varması, mavi ateşinin mühürlendiği kılıcı çekmesiyle
etkinleşecektir. Kuyruğu vardır bide :D
Okumura Rin |
Okumura Yukio: Rin’in kardeşi olup, şeytanın güçsüz çocuğu
olduğu için, mavi ateşi yoktur. Kendisi küçük yaşlarda exorcist eğitimine
başlamış olsa da, kardeşi Rin’in bundan haberi yoktur. Hikayenin sonlarına
doğru saçma saçma işler yapıp, hakketmediği halde paladin ünvanı almış olsa da,
ünvanını acı bir şekilde kaybedecektir. Sonlarda yaptığı salaklıklar yüzünden
kendisini tasvip etmediğim kişidir.
Okumura Yukio |
Shiro Fujimoto: Rin ve Yukio’nun babasıdır. Bir kilisede
rahiplik göreviyle meşguldür. Şeytanın gücünü taşıyabilecek kapasitede olup,
ona karşı çıkmıştır. Kimseye çaktırmasa da exorcistler arasında saygın bir yeri
olup, paladin olarak kendini ispat etmiş bir abimizdir, büyüğümüzdür. Kendisini
saygı ve rahmetle anıyoruz.
Shiro Fujimoto |
Mephisto Pheles: Fujimoto abimizin güvendiği bir kişidir.
Özünde şeytandır. Ama iyi bir şeytan olup vatikanla iş birliği yapmaktadır.
True Cross Academy’nin başındaki kişidir. True Cross Academy’de exorcist olmak
isteyen kişilere eğitim verilmektedir.
Mephisto Pheles |
Shura Kirigakure: Kendisi göğsüyle değil, exorcist
başarılarıyla söz edilmek isteyen bir kimsedir desek yalan olur. Bikiniyle
dolaşmaktadır. Ama exorcist olarak da başarıları vardır. İyi bir şövalyedir.
Kılıcına sağlık ablacım, iyi dövüşüyon lafımız yok. :D Fujimoto’nun
öğrencisidir. Fujimoto abimiz, Shura’dan Rin’i eğitmesini istemiştir. Önceleri
kabul etmeyip trip atsa da, sonradan bunu kabul edip Rin’e kılıç kullanmayı
öğrenmeyi kendi istemiştir.
Shura Kirigakure |
Karakterler olarak bu kadarı şimdilik yeter diye
düşünmekteyim.
---Spoiler---
Büyük bir spoiler verecek değilim. Ama hikayeyle ilgili şunu
söylemek istiyorum. Rin ile Yukio’nun annelerinin hikayesi son derece saçma.
Neymiş efendim, iblislerle insanlar normal geçinceklermiş onları sevmeyi
öğrencekmişiz, iblisi kendi vücudunda barındırıp eğleniyomuş falan da filan.
Saçmaydı kardeş. :D
---Spoiler---
Sonuç olarak şeytanlı güzel bir animedir. Animeseverlerin
izlemesi gerekir diye düşünmekteyim.
İkinci sezonu çıksa da izlesek değil mi :(
3 Mart 2014 Pazartesi
HEEER YEEEER DAAAVŞAAAN !
Evveeet, bu yazı davşanlarla ilgili. Tavşan değil, ben
davşan diyorum. :D
Öncelikle belirtmek isterim ki; davşanlar çabuk büyürler(bir ayda yeterince büyür),
eğer bakamayacaksanız ALMAYIN. Ona da yazık size de.
Benim şebelek bir davşanım var, adı da Sümüklü. İlk
aldığımız zaman burnunda sümükleri akıyodu, adını sümüklü koydum gitti. Avcum
kadardı şapşik, şimdi sadece kafası avcum kadar hehe büyüdü kerata :D
Bundan önce 2 tavşanım daha olmuştu, ama adam gibi büyütemeden
ölmüşlerdi malesef :(
Ben çektim başkaları da davşanlarından olmasın, üzülmesinler
diye bilgilendirici bir yazı yazmak istedim, belki okuyan yararlanan birisi
olur. ^_^
ÇOK CAHİLSİN KEŞKE ÖLSEN
Başlarken ilk ölen 2 davşanımdan bahsetmek istiyorum(acımız
büyük kankalar).İlkinin ölüm nedeni ishaldi. Malesef küçükken bilmediğimiz için
yeşillik vermiştik. Sabah kalktığımda kabız olup öldüğünü düşünmüştüm çünkü
kakası poposunda duruyodu. Fakat bilgilendikçe anladım ki o davşanım ishal
olmuş gece, e sabaha kadar da kakası kurumuş. İkinci ölen davşanım da
yıkadığımız için ölmüştü, her ne kadar arkadaşlarım adını “okşan” koyduğum için
adına dayanamayıp davşan intihar etmiş deseler de. :D
O zaman işte soru geliyor; küçük davşana nasıl bakılmalı?
Davşanınızı aldınız eve getirdiniiiiiz, ne yapcaksınız?
Bu arada aldığınız davşan en az 25 günlük olmalı, yoksa ölme
olasılığı artıyor maalesef.
-DAVŞAN YIKANIR MI
KARDEŞ?
Ben aldığım zaman ne olur ne olmaz, temizlensin diye
davşanımı yıkardım ama, her davşan suya dayanıklı olmuyor. Davşanların tüyleri
suyu emebiliyor, tam kurumadıkları için de küçükken hasta olup ölebiliyorlar.
1-Bence davşanı yıkamayın.
Zaten kendisi temizleniyor, yalandıktan sonra pofidik
pofidik tüyleri oluyo gidin mıncıklayın :D
-DAVŞAN YUVASI NASIL
OLUR ?
Bu şebeklere bi yuva lazım doğal olarak. Karton kutu geliyor
herkesin aklına önce. Ama karton kutunu davşan çişi vesilesiyle ıslanacak,
gazete kağıdı etkisiz kalıcak, üstelik davşan karton kutuyu kemirecek. Evde
prison break yaşanabilir genşler aman dikkat. Zaten çok küçükler, Allah korusun
basarsınız falan, vicdan azabı bilinçaltınızda kalır. O zaman ivy bize ne
önerirsin derseniz, büyük kafesler var, alt
ı ızgaralı falan, onlardan öneririm.
Amma velakin onların da fiyatı fazla ivyciğm derseniz de, karton kutuya geri
dönüyoruz tabi :(. Sümüklü etrafının kapalı olduğu yerlerde durmak istemiyodu
küçükken bile. Sizin davşiğiniz de öle olursa ona küçük pencereler açın derim.
:D
2- Alınabiliyorsa
altı ızgaralı yuva, yoksa penceresi açılmış karton kutu.
-KOKUYA KARŞI KESİN
ÇÖZÜM! DAVŞAN YUVASI TEMİZLİĞİ HAKKINDA MERAK EDİLENLER
Temizlemezseniz kokar arkadaşlar. “Ayyy çok pis kokuyo
tavşan çişiii” diyenlerin ağzına davşan kakası atmak istiyorum. Yahu senin
çişin mis gibi gül kokuyor sanki. Dışkı yani nası kokucaktı. Her gün
temizlerseniz kokmaz. Temizliği için ben çöp poşetlerini kullanıyorum. Diyelim
ki karton kutuyu yuva olarak yaptınız, altına çöp poşetini serin. Nereye çiş
yapmasını istiyosanız, o yere de talaş atın. Talaş önemli. Yoksa davşan çişini
yapar sonra gezerken de üstüne basarsa nolcak :(. Her yer çiş olur, o da güzel
değil.
3-Talaş şart.
-TUVALET EĞİTİMİ
ALIYO MU BU DAVŞİKLER?
Ov yes. Alıştıkları yere çişlerini yapmayı öğreniyolar. Ara
ara farklı yerlere yapsalar da (olur o kadar), öğreniyolar nereye çiş yapmaları
gerektiğini. İlk 1 ayda öğrenemeyebilir ama siz ısrarla çiş örneği alarak ona
nereye çiş yapması gerektiğini öğretebilirsiniz. Misal talaşın üstüne işedi,
temizledikten sonra o çiş yaptığı talaştan alıp azıcık koyun yeni talaşın
üstüne. Hemen orda koku olduğunu anlayıp çiş olan yere çiş yapıyolar. Bideee,
doğru yere çiş yaptığını görürseniz ona küçük ödüller verin. Misal bizimki
çekirdeğe düşkün, doğru yere yapınca artık çekirdek ver bana diye bakıyo
bebişim.
Diyelim ki sizin istediğiniz yere değil de, başka bi yere
sürekli yapıyo. Önemli olan belli bir yere çiş yapması. Yok illa benim dediğim
yere yapıcaksın diye davşikle inatlaşmayın ne gerek var.
4-Eğitim şart.
(yoksa çiş temizleyip durursunuz:D )
İshal konusuna gelirsek de, 3 gün ishal olarak devam ederse, veterinere götürüp vitamin takviyesi yapılması gerekiyor. Aksi takdirde ölebilir yavrucağız :(.
Bu arada davşan büyüyünce yuvasına çiş yapmak istemeyebilir.
Dar geliyor çocuğa yuvası napsın büyüdü kocuman davşik oldu (Tosunum benim:D). Yuvasının dışında koltukların arasına çiş
yapmaya başladı. Parke çiş oluyor tabi :(. Onun için de aynı çiş yaptığı o yere
de poşet koydum. Çişini yapıyo, sonra da dışarda doğru yere yaptığı için
çekirdek ödülü veriyorum. Çiş yaptığı
yerin üstüne de çiş kumu atıyorum ki koku kalmasın. Mohteşem çözüm.
O değil sevmesem sıpayı çekilcek dert değil ha. Her gün
temizliyorum lan :D
-DAVŞİKLER HAVUÇ MU
YİYO HOJAM? NE YER BU DAVŞANLAR?
Sümüklü havuç sevmiyor arkadaşlar. Evet havuç görünce
burnunu kaçırıyo falan o derece. Bu yemek işi büyük ve küçük davşanlarda
farklı.
Küçük davşanlar için; yeşillik vermeyin, ishal olur. Kuru ot
verilmesi lazım. Arpa da verilebilir. Küçükken dişleri kesmediği için 1.5 aylık
olmadan pelet yem yiyemeyebilirler.
Büyük davşanlar için,9-10 aylık olduktan sonra yeşillik
verilebilir ama, vur dediysek de öldürmeyin. Yeşilliğin yanında kuru ot, saman
takviyesi şart. Yoksa yine ishal tehlikesi başgösteriyor.
5-Küçük davşanlara yeşillik yasak. Kuru ot,saman, arpa,
pelet yem. Büyük davşanlara yeşillik ve kuru ot, saman.
Ek olaraktan bizim davşan kestane ve kestane kabuğu da
yiyor. Kağıt deseniz kemirmezse olmaz. Çekirdeği ve kuruyemişi yiyebilir ama çok vermeyin yine
ishal olabilir. Fındık fıstık ara ara ödül olarak verin, küçükken haftada bir
kere olabilir.
-DAVŞAN SU İÇER Mİ?
Yediklerinden su ihtiyacını karşılarlar bik bik diye
ötenlere aldırış etmeyin. DAVŞANLAR SU
İÇER.
Hem de baya baya içerler. Davşanı susuz bırakmayın sakın.
Bide davşanlar su kaplarını içtikten sonra atabilirler. O yüzden de su kabını
sabitlemede fayda var.
6-Su şart.
DAVŞAN HAREKETLERİ
Davşanların kendilerini yana atıp uyumaları mutlu ve güvende
hissettiklerinin kanıtı. Kendilerini attıklarında zaten çok şeker oluyolar hehe
^_^.
Diş gıcırdatmaları konusunda çeşitli rivayetler var.
Severken diş gıcırdatması onun hoşuna gittiğini gösterebilir. Ama bu diş
gıcırdatması acı çektiğini de gösterebilir. Misal bizim davşiğimiz malesef
ayağını kırdı :( O zaman davşiğin
durumundan anlaşılabiliyordu canının acıdığı (kıyamam bebişime:( ). Yani duruma
göre mutlu ya da acı çektiğini anlamamız gerekiyor.
Bide bu şebelekler çenelerini eşyalara sürtebilirler bu da
eşyalara kendi kokularını bıraktıklarını gösteriyor. Yani korkulacak bişey yok.
DAVŞAN DİŞ ANATOMİSİ
Önemli bir konu bu. Davşanların dişleri sürekli uzar. Eğer kemirerek dişlerini törpülemezlerse sonu kötüye gider. Bir de davşanların ön dişlerinin arkasında bir diş daha varmış, biz de kendi davşanımızla uğraşırken gördük, normal mi değil mi anlayamadık. Ama kısa bir araştırmadan sonra sıkıntı olmadığını gördük. Yandaki resimde davşan diş anatomisini ve dediğim diğer dişi görebilirsiniz.
Bu da davşanın kendisinden bir görünüm;
Bu yazıda size davşanlarla ilgili açıklamalarda bulunmaya
çalıştım. Umarım davşanı olanlara yardımcı olur. Eğer bir sorunuz olursa
sorabilirsiniz, cevabını biliyorsam yardımcı olmaya çalışırım.
Esasen daha yazmak istediklerim var da, sonradan yazıya eklemeyi düşünüyorum. Şimdilik bunlar dursun.:D
(\__/)
(^.^)
(")_(")
Davşanlı günler dilerim efendim. :D
( Favori davşan resimlerinden bi tanesiyle veda etmek istedim:D )
Etiketler:
davşan,
tavşan,
tavşan diş,
tavşan diş anatomi,
tavşan diş gıcırdatma,
tavşan hareketleri,
tavşan ishal,
tavşan ne yer,
tavşan tuvalet eğitimi,
tavşan yuvası,
tavşanlar su içer mi
20 Ağustos 2012 Pazartesi
Bir yaz okulu macerası: Diffential Equations
Okulumu çok seviyorum, o yüzden yazın da okula gidiyorum. Başka sebebi yok. Yok yani okula yazın dökülen gübre kokusuna bayılırım ondan. Tezekli ottü <3
- Hop spoiler-
Diff objection hikayem de sonlara doğru anlatılacaktır. (He çok merak ediyoduk zaten diyebilirsiniz tabi asldjkf :D , ama olsun benim için anlamlı bi olaydı) Final notum 71den 77 ye çıktıysa( 80 üzerinden), 106 sınavından çıkar çıkmaz gittiğim objectiona borçluyum. Nese altta ayrıntılarına giricem.
-spoier finishes-
24 Haziran 2012, pazar günündeyiz. Hava sıcak, Kuşadası'nda Dominos'ta pizzalarımızın son dilimini bitirememiş durumdayız.(Dipnot: Domino's un hastayız) Otobüsün kalkmasına son 2 saat. Çarşıda geziyoruz falan filan, otobüse biniyoruz. Veee bir macera başlıyor.. METU Summer School !!
25 Haziran 2012, pazartesi; Aştideyiz sabah 7 suları. 417 beklemekteyim. Otobüse bindiğimde başka ottüyü seven kaardişlerimi de görüyorum. Ve iç ses.. Ders ekleme süreci kapışmalarla dolu olucak sanki, saat 7de de öyleyse ottü otobüsü.. Gerçi gece 2. yurdun bilgisayar labında sabahlayanını da duydum. Sabahın 7 si ne ki.
Kkm'de inenler çok tabi. Kütüphane, fizik labı her yer dolu haliyle. Makina labına gidiyorum, dolu. Vee makinadaki evimiz, "robot topluluğu odası". Gidiyorum bilgisayar boş, oibs e giriyorum her şey hazır. Ar vi rediiiii?
SAAT 9 !!1!!1birbir!11!!1birbir!11!!
ADD COURSE ! F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5
Ve site kitlenir, sayfa açılamaz bile.. -_-
Amaa gelin görün ki sistem ilk açıldığında bi anlık ders ekledim gibi oldu. Sonraki 10 dk da sistem açılınca anladım ki meğersem eklemişim.
Başarı budur bebişler. Üstelik 106 bilene ekledim teheeey. :D
Yaz okulu başlar, dersler saat 9 da, not bad bence.
2 Temmuz 2012, pazartesi; here we goo !! Yaz okulu maceramız ofişıli başlamış bulunmakta. Sabah fizik sınıfındayım, sınıf sıcak tabi. Her zamanki gibi sabah derslerine geç girerim bilirsiniz. Tabi yaz okulu olunca geç kalınan her dakikada bi konuyu kaçırma riski var. Kaçan ders kaçmıştır diyerekten diğerlerine odaklanmak lazım haliyle, sıcakta ne kadar odaklanılabilirse tabi.
Fizik bitişinde tanıdıklar bulunaraktan yemek yeme safhası da atlatıldıktan sonra diff teyiz. Yine bir tanıdıkla sınıfa girişi yaptık, ama herkes inek öğrenci mode on, tüm sıralar dolu. Bizde arka sıradakiler mode on :D Zaten arkaya geçerdik, sebep oldu sıraların dolu olması. Neyse efenim şimdi bu diffte önceleri hocanın anlatışını tam kavrayamadık, zaten sınıf düz, hoca da en altlara yazıyo, koptuk gittik teheey.. Tenefüste dedim hocam naptınız herkes uzun değil alt kısımlara yazmayın, ama yooök yine aynı, bide tahtanın bi sağını bi solunu kullanıyo, bi bakmışsın eski yazdığını değiştiriyo falan, sıkıntılı tahta olayı hocam. :D Hakkını yemeyelim sonraları alıştık kendisine, ilk sınav yapmasa da sonraki sınavlarda gayet güzel bi şekilde hazırladı bizi, fantastik sorular çözdü. Kafa bi insandı kendisi, çok sigara içerdi ama, zararlı içmeyin hocam dedim de hala içiyor :D Neyse ben üstüme düşeni yaptım.:p
12 Temmuz 2012, perşembe; diff 1st midterm günüsü. Yine çıkmış soruların hepsini bitiremesem de bi iki arkadaşla brain storm yaparaktan diyoruz "tamam yheaa, kaptık biz bu işi bu kadar çalışma yeter". Zaten bakıyoruz geçen dönemin sorular çerez gibi kolay kolay.( Dönem içinde gram çalışmayıp , finalde körv almayı başaran ben- nasıl o kadar çok aldım ben de şaşırdım- cc alan kafama diye içimden geçirmedim değil tabi) Ne kadar zor yapabilirler ki diye de düşünerekten sınav yerine gittik.
Hmm, sınav çıkışı.. Ne kadar zor yapabilerler ki ? Dönem içinden daha zor yapabilirler mesela ? Ki öyle de oldu, güzel sorularla gelmiş zibidiler. Çıkışta hemen bi kamuoyu yoklaması yaparaktan sınav zorluk derecesini de sordum insanlara. Bazıları zor dedi, bazıları kolay. Hele bi ikili var ki, yök efendim çok kolaydı çat çat yapıcaktın az daha çalışcaktın falan filan.. Yok efendim yarım saat öncesinden çıktık o dereceydi.. Yök artık löbran dedim. Nese sınav zordu, körv 60 üstünden 35 çıktı zaten. Kolay diyen ikilimizde körv almışlar gördüm.. -_-" Niye fake atıyosunuz arkadaşım ? :D
Oef sınav sonuçları olsun, diğer sınavlar olsun bu yazı çok uzar böle anlatırsam, özete girişiyorum.
İkinci sınavda da 20 puanlık singular point olayını sormaları çok kişinin canını yaktı, körv 30 çıktı( 60 üzerinden yine). İşin kötü tarafı, 60 üzerinden olan sınavda diyelim ki 40 aldın; 100 üzerinden 20/2= 10 puanın gitmiş oluyor, yani her kaybettiğin 2 puan 100 üzerinden 1 puanının gitmesine sebep oluyor. Zaten dersi katalog yapıyorsunuz, 90 üstüne aa veriyosunuz bari bonus soru koyun, ne bileyim 90 üstünden yapın sınavı. Ama yapmazlar öyle işler tabi. Neyse efenim, finali de atlatıyoruz, körv 80 üstünden 42 ; geriye objectionı kalıyor..
11 Ağustos 2012, Cumartesi; 106 finali ve diff objectionı var. Objection 11 de başlıyor, sınavda 12 de bitiyor.
Sınava giriyorum, saat 12 oluyor ve asistan ilk benim kağıdımı alıyor. Çıktığım gibi matematiğin yolunu tutuyorum.
Matematikteyiz. Hocaları sınıfın dışında tam giderken görüyorum veee;
-Hocam kağıdıma bakıcaktım ama ?
+Aaa olmaz ama gidiyoruz 1 saat geçti.
- Sınavdan yeni çıktım hocam 106daydım.
+ iyi hadi bakalım çabuk bak, hangi sınıfta girmiştin?
Kağıdımı buluyoruum, ve iki yerden puan gitmiş. Convergence bulmam gereken yerden 3 puan gitmiş, ona itirazım yok, anlık dikkatsizliğime gelmiş. Fakaaat;ilk sorunun b şıkkına direk sıfırı çekmiş o soruyu okuyan hocamız. Ve ben de 74 alırsam 90 puan toplayıp AA'yı sapına kadar hakkediyor olucam.
-Bu soruda gidiş yolum doğru hocam niye bu kadar kırılmış?
.... Soruyla ilgili konuşmamız olduktan sonra, bi ara hoca gidiş yolumun yanlış olmadığını farketti. Elinde cevap anahtarı yoktu o sırada.
- Hocam arkadaşlarla konuştum sonucum doğru
+ Bakalım bi cevap kağıdına neymiş. ( Çantadan hemen cevap kağıdını çıkarır ve bakar.. )
+Sonuç doğru, o zaman napıcaz artı 6 puan daha vericez. Bu kadar nası yükseldi yea, aferin. :D ( hoca da güldü burda :D)
+ Bi de tahtanın alt kısımlarını görseymişsin neler alıcakmışsın haha ( En arkaya oturduğum için hocayla olan bi muhabbetimizden gelen bi espri)
Diğer bir hoca da katıldı hemen, " Aferin 80 alan yok gördüğümüz en yüksek kağıtlardan biri oldu bu kağıt kaç toplamış oldun şimdi?"
"91.5 topladım hocam :D"
" Artık aa gelir o zaman :D "
FFFFUUUUCCCCK YEEEEEEEAAAAAAHHH !!!! Sonuç doğru didim ama ben di miiieeeğğ :D 80 üstünden 77 alaraktan, bu derse de bi nokta koyuyorum.
Şimdiiii; gelelim asıl meseleye. Bi gün öncesine kadar sonucumu öğrendimde biraz üzüldüm gibi oldu. Ne biliym yani, 71 almış olsaydım bile kimse bana o dersi bize öğretildiği kadarıyla bilmediğimi söyleyemezdi bence. Eğer 10 sn geç kalsaydım objectionda kimseyi bulamıycaktım ve hakkım olan notu alamıycaktım. Eğer 71 aldığımda da bana aa vericeklerini bilsem, objectiona gitmezdim bile belki. O zaman gerçek aldığım notu da bilemezdim.
Burda not değil dikkatleri çekmek istediğim nokta. İnsanın yaptığı işi takip etmesi gerekiyor, çıkarılacak derslerden biri bu bence. Ne olacağı belli olmuyor.
10 saniye de olsa, insanın hayatındaki bazı şeyler anlık oluyor, ani değişimler geliyor.
Dün üzüldüğün olaya, bugün sevinebiliyorsun.
Sabrettikten sonra mutlu sona ulaşabilyorsun.
Ama ulaşamayabilirsin de, bilemeyiz..
Bu da böyle bir anımdır işte.Öle işte.
Bitirsek mi ki artık, felsefeye giricem yoksa. Girmiyim bence. Çok uzar.
-The End-
- Hop spoiler-
Diff objection hikayem de sonlara doğru anlatılacaktır. (He çok merak ediyoduk zaten diyebilirsiniz tabi asldjkf :D , ama olsun benim için anlamlı bi olaydı) Final notum 71den 77 ye çıktıysa( 80 üzerinden), 106 sınavından çıkar çıkmaz gittiğim objectiona borçluyum. Nese altta ayrıntılarına giricem.
-spoier finishes-
24 Haziran 2012, pazar günündeyiz. Hava sıcak, Kuşadası'nda Dominos'ta pizzalarımızın son dilimini bitirememiş durumdayız.(Dipnot: Domino's un hastayız) Otobüsün kalkmasına son 2 saat. Çarşıda geziyoruz falan filan, otobüse biniyoruz. Veee bir macera başlıyor.. METU Summer School !!
25 Haziran 2012, pazartesi; Aştideyiz sabah 7 suları. 417 beklemekteyim. Otobüse bindiğimde başka ottüyü seven kaardişlerimi de görüyorum. Ve iç ses.. Ders ekleme süreci kapışmalarla dolu olucak sanki, saat 7de de öyleyse ottü otobüsü.. Gerçi gece 2. yurdun bilgisayar labında sabahlayanını da duydum. Sabahın 7 si ne ki.
Kkm'de inenler çok tabi. Kütüphane, fizik labı her yer dolu haliyle. Makina labına gidiyorum, dolu. Vee makinadaki evimiz, "robot topluluğu odası". Gidiyorum bilgisayar boş, oibs e giriyorum her şey hazır. Ar vi rediiiii?
SAAT 9 !!1!!1birbir!11!!1birbir!11!!
ADD COURSE ! F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5 F5
Ve site kitlenir, sayfa açılamaz bile.. -_-
Amaa gelin görün ki sistem ilk açıldığında bi anlık ders ekledim gibi oldu. Sonraki 10 dk da sistem açılınca anladım ki meğersem eklemişim.
Başarı budur bebişler. Üstelik 106 bilene ekledim teheeey. :D
Yaz okulu başlar, dersler saat 9 da, not bad bence.
2 Temmuz 2012, pazartesi; here we goo !! Yaz okulu maceramız ofişıli başlamış bulunmakta. Sabah fizik sınıfındayım, sınıf sıcak tabi. Her zamanki gibi sabah derslerine geç girerim bilirsiniz. Tabi yaz okulu olunca geç kalınan her dakikada bi konuyu kaçırma riski var. Kaçan ders kaçmıştır diyerekten diğerlerine odaklanmak lazım haliyle, sıcakta ne kadar odaklanılabilirse tabi.
Fizik bitişinde tanıdıklar bulunaraktan yemek yeme safhası da atlatıldıktan sonra diff teyiz. Yine bir tanıdıkla sınıfa girişi yaptık, ama herkes inek öğrenci mode on, tüm sıralar dolu. Bizde arka sıradakiler mode on :D Zaten arkaya geçerdik, sebep oldu sıraların dolu olması. Neyse efenim şimdi bu diffte önceleri hocanın anlatışını tam kavrayamadık, zaten sınıf düz, hoca da en altlara yazıyo, koptuk gittik teheey.. Tenefüste dedim hocam naptınız herkes uzun değil alt kısımlara yazmayın, ama yooök yine aynı, bide tahtanın bi sağını bi solunu kullanıyo, bi bakmışsın eski yazdığını değiştiriyo falan, sıkıntılı tahta olayı hocam. :D Hakkını yemeyelim sonraları alıştık kendisine, ilk sınav yapmasa da sonraki sınavlarda gayet güzel bi şekilde hazırladı bizi, fantastik sorular çözdü. Kafa bi insandı kendisi, çok sigara içerdi ama, zararlı içmeyin hocam dedim de hala içiyor :D Neyse ben üstüme düşeni yaptım.:p
12 Temmuz 2012, perşembe; diff 1st midterm günüsü. Yine çıkmış soruların hepsini bitiremesem de bi iki arkadaşla brain storm yaparaktan diyoruz "tamam yheaa, kaptık biz bu işi bu kadar çalışma yeter". Zaten bakıyoruz geçen dönemin sorular çerez gibi kolay kolay.( Dönem içinde gram çalışmayıp , finalde körv almayı başaran ben- nasıl o kadar çok aldım ben de şaşırdım- cc alan kafama diye içimden geçirmedim değil tabi) Ne kadar zor yapabilirler ki diye de düşünerekten sınav yerine gittik.
Hmm, sınav çıkışı.. Ne kadar zor yapabilerler ki ? Dönem içinden daha zor yapabilirler mesela ? Ki öyle de oldu, güzel sorularla gelmiş zibidiler. Çıkışta hemen bi kamuoyu yoklaması yaparaktan sınav zorluk derecesini de sordum insanlara. Bazıları zor dedi, bazıları kolay. Hele bi ikili var ki, yök efendim çok kolaydı çat çat yapıcaktın az daha çalışcaktın falan filan.. Yok efendim yarım saat öncesinden çıktık o dereceydi.. Yök artık löbran dedim. Nese sınav zordu, körv 60 üstünden 35 çıktı zaten. Kolay diyen ikilimizde körv almışlar gördüm.. -_-" Niye fake atıyosunuz arkadaşım ? :D
Oef sınav sonuçları olsun, diğer sınavlar olsun bu yazı çok uzar böle anlatırsam, özete girişiyorum.
İkinci sınavda da 20 puanlık singular point olayını sormaları çok kişinin canını yaktı, körv 30 çıktı( 60 üzerinden yine). İşin kötü tarafı, 60 üzerinden olan sınavda diyelim ki 40 aldın; 100 üzerinden 20/2= 10 puanın gitmiş oluyor, yani her kaybettiğin 2 puan 100 üzerinden 1 puanının gitmesine sebep oluyor. Zaten dersi katalog yapıyorsunuz, 90 üstüne aa veriyosunuz bari bonus soru koyun, ne bileyim 90 üstünden yapın sınavı. Ama yapmazlar öyle işler tabi. Neyse efenim, finali de atlatıyoruz, körv 80 üstünden 42 ; geriye objectionı kalıyor..
11 Ağustos 2012, Cumartesi; 106 finali ve diff objectionı var. Objection 11 de başlıyor, sınavda 12 de bitiyor.
Sınava giriyorum, saat 12 oluyor ve asistan ilk benim kağıdımı alıyor. Çıktığım gibi matematiğin yolunu tutuyorum.
Matematikteyiz. Hocaları sınıfın dışında tam giderken görüyorum veee;
-Hocam kağıdıma bakıcaktım ama ?
+Aaa olmaz ama gidiyoruz 1 saat geçti.
- Sınavdan yeni çıktım hocam 106daydım.
+ iyi hadi bakalım çabuk bak, hangi sınıfta girmiştin?
Kağıdımı buluyoruum, ve iki yerden puan gitmiş. Convergence bulmam gereken yerden 3 puan gitmiş, ona itirazım yok, anlık dikkatsizliğime gelmiş. Fakaaat;ilk sorunun b şıkkına direk sıfırı çekmiş o soruyu okuyan hocamız. Ve ben de 74 alırsam 90 puan toplayıp AA'yı sapına kadar hakkediyor olucam.
-Bu soruda gidiş yolum doğru hocam niye bu kadar kırılmış?
.... Soruyla ilgili konuşmamız olduktan sonra, bi ara hoca gidiş yolumun yanlış olmadığını farketti. Elinde cevap anahtarı yoktu o sırada.
- Hocam arkadaşlarla konuştum sonucum doğru
+ Bakalım bi cevap kağıdına neymiş. ( Çantadan hemen cevap kağıdını çıkarır ve bakar.. )
+Sonuç doğru, o zaman napıcaz artı 6 puan daha vericez. Bu kadar nası yükseldi yea, aferin. :D ( hoca da güldü burda :D)
+ Bi de tahtanın alt kısımlarını görseymişsin neler alıcakmışsın haha ( En arkaya oturduğum için hocayla olan bi muhabbetimizden gelen bi espri)
Diğer bir hoca da katıldı hemen, " Aferin 80 alan yok gördüğümüz en yüksek kağıtlardan biri oldu bu kağıt kaç toplamış oldun şimdi?"
"91.5 topladım hocam :D"
" Artık aa gelir o zaman :D "
FFFFUUUUCCCCK YEEEEEEEAAAAAAHHH !!!! Sonuç doğru didim ama ben di miiieeeğğ :D 80 üstünden 77 alaraktan, bu derse de bi nokta koyuyorum.
Şimdiiii; gelelim asıl meseleye. Bi gün öncesine kadar sonucumu öğrendimde biraz üzüldüm gibi oldu. Ne biliym yani, 71 almış olsaydım bile kimse bana o dersi bize öğretildiği kadarıyla bilmediğimi söyleyemezdi bence. Eğer 10 sn geç kalsaydım objectionda kimseyi bulamıycaktım ve hakkım olan notu alamıycaktım. Eğer 71 aldığımda da bana aa vericeklerini bilsem, objectiona gitmezdim bile belki. O zaman gerçek aldığım notu da bilemezdim.
Burda not değil dikkatleri çekmek istediğim nokta. İnsanın yaptığı işi takip etmesi gerekiyor, çıkarılacak derslerden biri bu bence. Ne olacağı belli olmuyor.
10 saniye de olsa, insanın hayatındaki bazı şeyler anlık oluyor, ani değişimler geliyor.
Dün üzüldüğün olaya, bugün sevinebiliyorsun.
Sabrettikten sonra mutlu sona ulaşabilyorsun.
Ama ulaşamayabilirsin de, bilemeyiz..
Bu da böyle bir anımdır işte.Öle işte.
Bitirsek mi ki artık, felsefeye giricem yoksa. Girmiyim bence. Çok uzar.
-The End-
26 Eylül 2011 Pazartesi
Vay arkadaş 2 de olduk yaa..
Bu bir lise özlemi yazısıdır. ANAN ZAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA xD
Sakin, bu yazıda liseliler yok, zaman çabuk geçiyor, onu hatırladım sadece.
Daha dün lisedeydik, sırayla sınıflarımıza giriyorduk. Kazandığımız sınıf futbol maçı sonrasında sevinçten kalorifer kırıyorduk, tüm koridorun su dolmasına gülüyorduk. Pencere kırıyorduk, kapıları yerinden çıkarıyorduk. Yeri geliyor dolap kapaklarımızı söküp onlarla tetris oynuyorduk. 19 Mayıs gösterileri için stada giderken belediye otobüsünde halay çekiyorduk, staddaki kro kardeşlerin tişörtlerindeki yazılara gülüyorduk, bi "strong sexy" tişörtlü kromuz vardı, hala anılarımızda.. :D
Her yazılıda oturma planı yapıyordık, birlik beraberlik hat safaya ulaşıyordu . İmece geleneğimizi her yazılıda yaşatmaya çalışıyorduk. Diğer sınıflardan bulduğumuz soruların cevaplarını yazıp, fotokopi makinasında küçültüp tüm sınıfın kopya kaynağını yaratıyorduk. Hatta dersini dinlemediğimiz fizik hocamız, bizi şakalamak için tübitak sorularını yazılıda soruyordu, ilk sınav sonrası şaşkınlıktan tüm sınıfın kızlarının gözünde bir damla yaş görüyordum( laşsjkdfşdkfşalskdf bu çok komikti ya:D). Hep ikinci sınavdan 100 alıyorduk, hoca da sözlü notumuza 2 tane 100 veriyordu. Sona yaklaşırken sınıfça test seanslarımız başlıyordu, her hocadan test çözmek için izin almaya çalışıyorduk. Sonrasında test çözen kesimin yanında arkada takılan batakçı team iş başına geçiyordu. Yeri geliyor Serdar Ortaç la öss bizi neden yoruyorsun deyip , Demet Akalın'la Güvender Soru Bankası'nda üç beş tur atıyorduk.
Yazları 92837993. geleneksel buluşmaları gerçekleştiriyor, kamplara gidiyorduk. Kampta çoğu yemeği yiyemiyor, aç kalıyorduk. Sabahları direk reçeli yiyerek glikoz ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyorduk. Patlıcan görmekten bay gelmişti, isyanlardaydık. Tek iyi yanı, zayıflamıştık, daha da zayıflamıştık. Akşamları pop müzikte istemesek de tavan yapıyorduk, eller havaya mode on ov yea. Denizdeki kandırılışım.. Nese bunu geçelim bence :D. Kaldığımız odayı temizliyorduk bide, aldığımız domestoslarla kendi temizlik standartlarımıza getiriyorduk odayı. Uyumak için odamıza geldiğimizde sivrisinek savaşları başlıyordu, ellerimizde terliklerle tavanda sivrisineklerden oluşan şaheser tablolar yaratıyorduk. Sivrilere karşı mücadelemizde o kadar çok Off sıkıyorduk ki cilt kanserinden gidebilirdik. Oda Raidden başka bir şey kokmaz oluyordu, uyumadan önce kafayı bulmuş oluyorduk. Sabahın köründe kalkıyorlardı, beni uyandırmaya çalışıyorlardı. Telefonum yanı başımdayken ben horul horul uyuyordum ama odadaki herkes alarmıma lanet ediyordu( hoho ne uğraşırdınız lan beni kaldırmak için şaskdf:D:D ). Kahvaltı için önce sıraya girer gibi yapıyor, sonra tanıdık bulup hep kaynak yapıyorduk. Sonra ver elini deniz, güneş, kum..
Kışın kar yağmasıyla gelen sevincimizle kar topu savaşı yapıyorduk. Kardan heryerimiz ıslanıyordu; tüm eldivenler, bereler, atkılar ve montlar kendisine kalorifer üstünde yer bulmaya çalışıyordu. Okulumuzun arka tarafında Öğretmen Evi'ne doğru giderken eğimli bir bölge vardı, poşetlerle ordan kaydığımızda görülürdü. Kaloriferler çalışmayınca tatil oldu deyip okulu kapatıyorduk. Bi keresinde kaloriferhaneyi bozma girişimlerimiz olmadı da değil. Becerememiştik ama olsun, en azından şansımızı deniyorduk her seferinde. Gerçi kalorifer bozulmasa bile yine de okuldan gitmek için sebep buluyorduk. Okulun çıkışındaki güvenlikçi abinin bizi durdurma girişimleri de hep başarısızlıkla sonuçlanıyordu.
Those were the days.. Daha dün yaşamıştık bunları. Dün lisenin ilk günüydü. Dün lisenin son günüydü.
Dün çok çabuk geçti; ama 'dün' çok güzeldi.
O değil de spoiler olucak, sürekli dün deyince çok saçma bi kelimeymiş gibi geldi dün. Neden dün demişler ki ?
Spoiler bitti.
Dün de ..
Sakin, bu yazıda liseliler yok, zaman çabuk geçiyor, onu hatırladım sadece.
Daha dün lisedeydik, sırayla sınıflarımıza giriyorduk. Kazandığımız sınıf futbol maçı sonrasında sevinçten kalorifer kırıyorduk, tüm koridorun su dolmasına gülüyorduk. Pencere kırıyorduk, kapıları yerinden çıkarıyorduk. Yeri geliyor dolap kapaklarımızı söküp onlarla tetris oynuyorduk. 19 Mayıs gösterileri için stada giderken belediye otobüsünde halay çekiyorduk, staddaki kro kardeşlerin tişörtlerindeki yazılara gülüyorduk, bi "strong sexy" tişörtlü kromuz vardı, hala anılarımızda.. :D
Her yazılıda oturma planı yapıyordık, birlik beraberlik hat safaya ulaşıyordu . İmece geleneğimizi her yazılıda yaşatmaya çalışıyorduk. Diğer sınıflardan bulduğumuz soruların cevaplarını yazıp, fotokopi makinasında küçültüp tüm sınıfın kopya kaynağını yaratıyorduk. Hatta dersini dinlemediğimiz fizik hocamız, bizi şakalamak için tübitak sorularını yazılıda soruyordu, ilk sınav sonrası şaşkınlıktan tüm sınıfın kızlarının gözünde bir damla yaş görüyordum( laşsjkdfşdkfşalskdf bu çok komikti ya:D). Hep ikinci sınavdan 100 alıyorduk, hoca da sözlü notumuza 2 tane 100 veriyordu. Sona yaklaşırken sınıfça test seanslarımız başlıyordu, her hocadan test çözmek için izin almaya çalışıyorduk. Sonrasında test çözen kesimin yanında arkada takılan batakçı team iş başına geçiyordu. Yeri geliyor Serdar Ortaç la öss bizi neden yoruyorsun deyip , Demet Akalın'la Güvender Soru Bankası'nda üç beş tur atıyorduk.
Yazları 92837993. geleneksel buluşmaları gerçekleştiriyor, kamplara gidiyorduk. Kampta çoğu yemeği yiyemiyor, aç kalıyorduk. Sabahları direk reçeli yiyerek glikoz ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyorduk. Patlıcan görmekten bay gelmişti, isyanlardaydık. Tek iyi yanı, zayıflamıştık, daha da zayıflamıştık. Akşamları pop müzikte istemesek de tavan yapıyorduk, eller havaya mode on ov yea. Denizdeki kandırılışım.. Nese bunu geçelim bence :D. Kaldığımız odayı temizliyorduk bide, aldığımız domestoslarla kendi temizlik standartlarımıza getiriyorduk odayı. Uyumak için odamıza geldiğimizde sivrisinek savaşları başlıyordu, ellerimizde terliklerle tavanda sivrisineklerden oluşan şaheser tablolar yaratıyorduk. Sivrilere karşı mücadelemizde o kadar çok Off sıkıyorduk ki cilt kanserinden gidebilirdik. Oda Raidden başka bir şey kokmaz oluyordu, uyumadan önce kafayı bulmuş oluyorduk. Sabahın köründe kalkıyorlardı, beni uyandırmaya çalışıyorlardı. Telefonum yanı başımdayken ben horul horul uyuyordum ama odadaki herkes alarmıma lanet ediyordu( hoho ne uğraşırdınız lan beni kaldırmak için şaskdf:D:D ). Kahvaltı için önce sıraya girer gibi yapıyor, sonra tanıdık bulup hep kaynak yapıyorduk. Sonra ver elini deniz, güneş, kum..
Kışın kar yağmasıyla gelen sevincimizle kar topu savaşı yapıyorduk. Kardan heryerimiz ıslanıyordu; tüm eldivenler, bereler, atkılar ve montlar kendisine kalorifer üstünde yer bulmaya çalışıyordu. Okulumuzun arka tarafında Öğretmen Evi'ne doğru giderken eğimli bir bölge vardı, poşetlerle ordan kaydığımızda görülürdü. Kaloriferler çalışmayınca tatil oldu deyip okulu kapatıyorduk. Bi keresinde kaloriferhaneyi bozma girişimlerimiz olmadı da değil. Becerememiştik ama olsun, en azından şansımızı deniyorduk her seferinde. Gerçi kalorifer bozulmasa bile yine de okuldan gitmek için sebep buluyorduk. Okulun çıkışındaki güvenlikçi abinin bizi durdurma girişimleri de hep başarısızlıkla sonuçlanıyordu.
Those were the days.. Daha dün yaşamıştık bunları. Dün lisenin ilk günüydü. Dün lisenin son günüydü.
Dün çok çabuk geçti; ama 'dün' çok güzeldi.
O değil de spoiler olucak, sürekli dün deyince çok saçma bi kelimeymiş gibi geldi dün. Neden dün demişler ki ?
Spoiler bitti.
Dün de ..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)